Geçtiğimiz günlerde Sırbistan’da yaşanan trajik olayda 15 kişinin hayatını kaybetmesi üzerine dört bakan birden istifa etti. Bu durum, sorumluluk bilincinin ve hesap verebilirliğin işleyişini gözler önüne serdi. Peki, Türkiye’de benzer felaketlerde durum nasıl?
Soma’da 301 madencinin hayatını kaybettiği maden faciası… Çorlu tren kazasında 25 kişinin yaşamını yitirmesi… 11 ili vuran ve on binlerce insanın canına mal olan büyük deprem… En son Kartalkaya’da meydana gelen ve ihmaller zincirini bir kez daha gözler önüne seren afet… Tüm bu olayların ortak noktası ne biliyor musunuz? Hiçbir sorumlunun istifa etmemesi.
Türkiye’de istifa, bir onur meselesi olarak değil, yenilgi ya da başarısızlık olarak görülüyor. Bu yüzden de siyasetçiler ve kamu görevlileri, ne kadar büyük bir ihmal olursa olsun, yerlerinde kalmayı tercih ediyor. Oysa demokrasinin sağlıklı işlediği ülkelerde, yöneticiler halkın karşısına geçip özür dilemekle kalmıyor, sorumluluğu üzerlerine alarak makamlarını bırakıyorlar. Çünkü o makamlar, kişisel imtiyaz için değil, halkın güvenliği ve refahı için var.
Peki, biz ne zaman sorumluluk almayı ve hesap vermeyi öğreneceğiz? Ne zaman hatalar kabul edilip gereği yapılacak?
Belki de en büyük sorun, sadece yöneticilerde değil, bu kültürü kanıksayan toplumda. Tepki göstermedikçe, hesap sormadıkça, unuttukça ve sustukça bu düzen devam edecek.
Sorulması gereken soru şu: Yeni bir felaketi önlemek için mi harekete geçeceğiz, yoksa sadece sonuçlarına katlanarak yaşamaya devam mı edeceğiz?
Suna VAROL CÖRÜT