Dem

Hayatınızı demini alarak mı yaşıyorsunuz yoksa çiğ haliyle mi? Çayın tadı demini alınca çıkar. Hayatın tadı da demini alınca çıkar. Hayattan dem alıyor musunuz?Vaktiyle bir tanıdığım vardı bu kelimeyi çok sık kullanırdı. Bundan dem aldın mı? Şundan dem aldın mı? diye. Hakikaten bu dem alma konusu önemli mevzu. Hayatın tadını çıkarıyor muyuz dem ala ala, yoksa günlük koşturmacaların arasında kayboluyor muyuz? Yaşam bize verilen muhteşem bir hediyeyse, bunun kıymetini bilebiliyor muyuz? Sorumluluklarımız var evet ama onlar olmadan da var olabiliyor muyuz? Yaşamda aceleci, sabırsız ve güvensiz miyiz? Yoksa sabreden, tamahkar ve sezgisel miyiz?Yaşam bize istediklerimizi vermemiş olabilir ama illa ki tutunabileceğimiz bir şey vermiştir. Belki bizim istediğimizden daha güzel bir şey vermiştir biz şu an farkedemesek bile. Zamanı tutsak sıkı sıkı hiç bırakmasak belki bir ömre yapmak istediğimiz şeyleri sığdırabiliriz. Peki sığdırmazsak ne olacak. Tut ki çok istediğim o işi bana değil de ona verdiler, o zaman hayattan dem almayı bırakacak mıyız? Hayata küsecek bir köşeye çekilip oturacak mıyız? Yoksa yolumuza devam etmek için hayattan keyif almaya, keyif alabileceğimiz anlar yaratmaya devam mı edeceğiz. İşin sırrı da yolu da sizin kalbinizde. O ne derse öyledir. Ama zihnin kuruntulu sesini kalbin sesiyle karıştırmamak gerekir. O zaman hayat sizin için bir zindana dönebilir. Zihninin hapishanesinde kaybolmak. Hayattan keyif alamamak. Hep bir kuruntu peşinde koşmak. Olmayan olayları kafanın içinde olmuş gibi kurgulayıp bunlara kendini inandırmak. Koşturup durmak ama bir yere varamamak. Acele etmek çayı çiğken içmek, yemeği pişmeden yemek, nefesi yarım çekmek. Bunlar bize iyi gelmez. Mesele bize iyi gelecek şeyi bulmakta. Hayattan dem almakta. Onun da yolu kalbimizi dinlemek, zihnimizi değil. Kalpten sevmek, kalpten gülmek, kalpten bilmek, kalpten inanmak. Mesele canın ne istiyorsa onu yap meselesi değil. Mesele kalpten istediğin şeyi yapma meselesi. Kendine inanma meselesi, hayata güvenme meselesi. Hayatın karşına çıkardığı şeyleri bilgelikle kabul edip yoluna devam etme meselesi. Mesele yankılanma meselesi. Çıkardığımız ses yankılanır ve bize geri döner. O yüzden hangi sesleri çıkardığımıza iyi dikkat etmek gerekir. İnsana kendi eliyle yaptıklarından başka bir kazanç yoktur kendi eliyle yıktıklarından da öyle. O yüzden terazinin kefesini iyi ayarlamak gerekir. Ne çok kırıcı ne çok ezik, ne çok mütevazi ne çok egolu, ne çok yalnız ne çok kalabalık olmamalı. Dengeyi iyi tutturmalı bu hayatta. Denge önemli bir konu. Hayatta her şeyin bir dengesi vardır. Kendi hayatınızın dengesini iyi oturtun. Zira dengeyi bulmak ve dengede kalmak esas konudur. Siz dengeyi nasıl buluyorsunuz ve bunu yaparken hayattan nasıl dem alıyorsunuz? Bunu araştırın. Bulduğunuzda da sıkı sıkı tutun hiç bırakmayın. Keyifle, sağlıcakla ve aşkla. Kalbiniz aşk, yolunuz ışık, ruhunuz sonsuzlukla dolsun. Her anınız dem salsın ve tadı damağınızda kalsın.

hakkında Banu ŞAHİN

Banu ŞAHİN

Ayrıca Kontrol Et

SEN GÜLÜNCE…

Sen gülünce Müstakil bir ev inşa ederim Gönül haneme Pembe begonvil süsler bahçemi Kapıdan içeriye …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir