Bazılarımız “fazla iyi” olmayı bir erdem sanıyor.Oysa çoğu zaman bu bir hayatta kalma stratejisidir.Herkese yetişmek,herkesi memnun etmek…
Ama ya sen?
Sen nerede kaldın?
Çocuklukta “aferin” almak için fazla olgun davranan bir çocuktun belki de.Evde huzursuzluk çıkmasın diye susan,iç sesini bastıran o sessiz yürek.“Hayır” dediğinde suçlu hisseden, “önce ben” demeyi bencillik sanan bir yetişkin şimdi…
Başkalarının mutluluğunu kendi yaşam amacının önüne koyanlar;Artık kendi sınırlarını çizme zamanı..!
Fazla iyi olmanın görünmeyen bedelleri vardır..“Hayır” diyemediğin her yerde kendine ihanet ediyorsun.Kırılmasınlar diye sustuğun kişiler,aslında seni hiç duymuyor.Sürekli veren kişi olunca,değersiz hisseden taraf hep sen oluyorsun.
Fazla iyi olmanın en büyük zararı kendine alan bırakmadığın için,gerçek benliğini asla tam olarak yaşayamıyorsun.
Çözüm : Sınır çizmen,sevgiyle kendini seçmen..!
Sınır,duvar değil.
Sınır,saldırı değil.
Sınır, “Ben de önemliyim” demektir.
Dönüşüm yolculuğunda, fazla iyi olmayı bırakmak cesaret ister.Çünkü sınır koyduğunda,bazıları gidecek.Ama bilin ki gidenler,seni kullanmaya alışanlardı.
Kendine sor:Kime “evet” derken kendime “hayır” dedim ?
Fazla iyi olmaktan “gerçek” olmaya geçmenin zamanı geldi.Ve unutma:
Kendine verdiğin değer,evrenin sana yansıtacağı değerin aynasıdır.Sen sınır koydukça,hayat da sana gerçek sevgiyi,gerçek saygıyı getirecek.
Hazırsan,bir yerden başla.
Bir “hayır”la…
Bir “artık yeter”le…
Ve belki de ilk kez, kendinle dürüst bir “evet”le.