Her günümüz, bir diğerinin aynısı.
Monotonluk hayatımızı ele geçirmiş.
Heyecanımız, heveslerimiz hayallerimiz bizim çok uzağımızda.
Peki ne oldu bize?
Bir günaydını bile demez olduk, hatta bırak günaydın demeyi yan komşumuzu tanımıyoruz bile…
Neden asık karşılaştığımız yüzler?
Bizi birbirimizde uzaklaştıran şey ne ?
Kendi ruhumuza bile itimatımız kalmamış.
İnsanlar tedirgin, huzursuz, bir kaosun içerisinde umutsuzluğa hapsolmuş gibiler.
Ne bizi bu kadar tahammülsüzleştirdi?
Şehrin yoğun trafiği mi?
Geçinme telaşımız mı?
Ekranına gömülü kaldığımız telefonlarımız mı?
Bu metropol şehrin kalabalık oluşu mu?
Artık yeteri kadar gülmüyor, gerekmedikçe konuşmuyor ve hayal kurmuyoruz.
Çıkarlarımız kesişmedikçe, aynı yolda da yürümüyoruz.
Ne acı, sessiz bir savaşın içinde kılıçlarımızı kuşanmakla, kılıçlarımızı bırakmak arasında mekik dokuyoruz.
Oysaki bizi gün sonunda sarılmak kurtaracak…