YERE ATTIĞIN O ÇÖPLERİ VE PİSLİKLERİ CEBİNE KOYACAĞIM!

Merhaba değerli okuyucular. Bugün sizlere ikinci kitabım olan “GERZEKLER PANDEMİSİ-Artık Her Yerdeler” isimli eserimde de değindiğim bir konu hakkında seslenmek istiyorum. Bu yazımda ele aldığım husus, çevre bilinci ve çevreyi korumanın önemi. Maalesef bilimde ve teknolojide müthiş ilerlemelerin yaşandığı bir çağda bile çevreyi koruma ve duyarlı olma hususunda hâlâ ilkel insanlar gibi davranmaktan vazgeçmediğimizi müşahede etmenin üzüntüsünü ve hayâl kırıklığını yaşadığımı belirtmek isterim. Buna rağmen bu durumun sabırlı ve ısrarlı bir tutum ve eğitimle belki tümüyle olmasa da belli bir düzeyde düzeltilebileceğine inanmaktayım. Bu sebeple, bu konudaki hassasiyetime ve insanları uyarma sorumluluğumuza binaen bu yazıyı kaleme almış bulunmaktayım. Yazımın başlığının ve içeriğinin biraz sert veya katı bir tutum mahiyetinde olduğunun farkındayım; ama bu kimsenin kalbini kırmak için değil, aksine konunun artık kabul edilebilir sınırları aştığına vurgu yapmak için seçtiğim bir üsluptur. Dolayısıyla bu meselenin çevreye duyarlı dostlara bir destek, umursamaz ve vurdumduymaz kişilere de hak ettikleri bir uyarı ve hatta bir meydan okuma düsturuyla ele alındığını belirtmek isterim.
İnsanları incitmek gibi bir alışkanlığım yok, ancak yerlere çöp atanları görünce içimden gelen ilk tepki yere atılan o çöpleri alıp, atan kişinin cebine koymak oluyor. Yere çöp atan herkes beni üzse de çocukların bu davranışı sergilediğini görmek beni daha çok etkiliyor. Yaşlı birisi bunu yaparsa, insan “böyle gelmiş, böyle gidecek” diyebilir ama çocuklar, geleceğimizi temsil ediyorlarsa, bu durum kabul edilemez bir hâl alıyor maalesef. Eğer geleceğin büyükleri olarak yetiştirilirlerse, bizi hangi bir geleceğin beklediğini tahmin etmek çok da zor değil. Ailesinden böyle bir eğitim ve terbiye almadıysa, belki de okulda öğretmeninden de bir şey öğrenemedi diye düşünüp, öfke ve üzüntü içinde kalıyor insan.
Yerlere çöp atmaya benzer bir diğer rezil davranış da yerlere tükürmektir. Bir arkadaşım başından geçen bir olayı anlattı ve bu beni gerçekten üzdü. Arkadaşımın önünde yürüyen bir adam birden yere tükürüyor. Bu manzaraya tanık olan arkadaşım oldukça rahatsız oluyor ve sinirleniyor, ancak adamı uyarmıyor. Biraz ilerledikten sonra aynı adam tekrar yere tükürüyor. Ani bir öfkeyle arkadaşım adamın kolundan tutup, “Neden sürekli yere tükürüyorsun?” diye sitem ediyor. Adam, arkadaşımın tuttuğu kolunu geri çekiyor ve sinirli bir şekilde, gözlerinin içine bakarak “Eğer bu kadar rahatsız oluyorsan, al da cebine koy” diyor. Arkadaşım terbiyesizlik yaptığını belirtiyor, fakat adam onun lafını bile bitirmesine izin vermeden arkasını dönüp yoluna devam ediyor. Arkadaşım, “Şaşırdım ve sinirlendim, ama yapacak bir şey bulamadım. Orada bir süre donakaldım” diye anlatmıştı bana.
Şimdi düşünüyorum da eğer yere çöp atan birisini durdurup uyarırsam, özür dileyip attığı çöpü yerden alır mı? Eğer attığı çöpü yerden almasa, ben o çöpü alıp; bu vurdumduymaz kişinin cebine koysam “ne olur?” diye düşünüyorum ve “muhtemelen saldırıya uğrarım” diye tahmin ediyorum. Peki, mesele bu tür durumlara evrilmeden bu işin üstesinden gelmenin bir yolu yok mudur? Aklıma gelen en geçerli çözüm eğitim oluyor. Dolayısıyla bu konuya dair davranışların temel eğitiminin ailede başladığına inanıyorum çünkü ülkemizin dört bir yanında Milli Eğitim aynı müfredatı uyguluyor ve bu tür davranışların yanlışlığı müfredatta yer alıyor. Bu yüzden sadece çocukların değil, aynı zamanda ailelerin de eğitilmesi gerektiğini düşünüyorum, ancak bu sorun bu şekilde kolayca çözülemez. Bu bir eğitim meselesi, bir insan kalitesi meselesi. Bu nedenle toplumun geneli için pek umutlu değilim. Ancak buna rağmen mücadele etmekten vazgeçmemenin ve ısrarlı bir tavırla bu hassasiyeti korumanın öneminin de farkındayım. İnsanların çevreye daha duyarlı olduğu, temiz ve bilinçli insanlarla temiz bir çevrede yaşama temennisiyle, bir sonraki yazımda buluşmak üzere, herkese esenlikler dilerim.

hakkında Doç.Dr. Zafer ŞAHİN

Doç.Dr. Zafer ŞAHİN
Merhaba değerli Evrensel Bakış- Velhasılıkelam okuyucuları. Ben Doç. Dr. Zafer ŞAHİN. 1978 yılında Samsun’da doğdum. Üniversiteye kadar olan eğitimimi Samsun’da tamamladıktan sonra 1997 yılında Elazığ Fırat Üniversitesi Veteriner Fakültesi’ni kazandım ve 2003 yılında mezun oldum. Aynı yıl Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans öğrenimine başladım ve 2006 yılında Fizyoloji Bilim Uzmanı olarak öğrenimini tamamladım. 2005-2009 yıllarında Fırat Üniversitesi Deneysel Araştırmalar Merkezinde (FÜDAM) görev yaptım. 2009-2014 yılları arasında Bitlis Eren Üniversitesi Sağlık Yüksekokulunda Öğretim Görevlisi olarak çalıştım. 2015 yılında Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı’nda Doktora öğrenimini tamamladım ve aynı yıl Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Deneysel Tıp Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde Dr. Öğr. Üyesi olarak göreve başladım. 2018 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı’na atandım. 2020 yılında Tıp Fizyoloji Alanında Doçent ünvanı aldım. Halen Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı’nda Doç. Dr. olarak görevliyim. Akademik olarak özellikle Sinirbilim ve Endokrinoloji alanında araştırmalar yapmaktayım. Fizyoloji alanında çok sayıda uluslararası ve ulusal eserlerim vardır. Üniversite yıllarında hikaye alanında Fırat Üniversitesi’nin düzenlediği yarışmada ödül kazandım. Akademik ve sosyal konularda kitap çalışmalarım vardır. Kitaplarım basıldığında siz değerli okuyucularımı haberdar edeceğim. Özellikle sağlık, popüler bilim, eğitim ve sosyal konulara ilgi duymaktayım. Sizlerle bu alanlarla ilgili yazılarımla birlikte olacağız. Şimdiden herkese keyifli okumalar dilerim. Sesimizin geniş kitlelere ulaşması temennisiyle, esenlikle kalın.

Ayrıca Kontrol Et

12-18 MAYIS HAFTALIK ASTROLOJİ YORUMU

  12-18 MAYIS HAFTALIK ASTROLOJİ YORUMU ASTROLOJİ GÜNDEMİ Hafta boyunca etkili olan göstergeleri yazdım. Günlük …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir