SON VEDA
Bir bebek geldi dünyaya; yumuk yumuk gözleri koca dünyayı görmeye çalışarak, miniminnacık elleri umut içinde uzanarak ve iç çeke çeke ortalığı yıkan ağlaması ile bir bebek geldi dünyaya… O ağlarken, etrafındakiler ise nasıl da mutlu, gururlu, umut dolu… Bebek ağlıyor, herkes gülüyor…
Ve yeni bir döngü küçük bir yürekle yeniden başlıyor hayat bulmaya…
Uzun sanacağı o kısacık hayatında, bazı şeyleri anlamadan, anladığını zannederek boşa mı tüketecek ona verilen yaşam süresini? Kendisine bahşedilen o güzel duyguları beslemek yerine, onları istemsizce törpüleyecek mi her yaşanmışlık sonrasında bunu yapan milyonlarcası gibi?…
Yoksa; dünyaya gelirken neden ağladığını, yaşamın anlamını keşfedecek ve ona bahşedilen egoyu, hırsı, nefreti, kini, bencilliği… yüreğinde ve aklında bir toz zerresi kadar bırakmayı başararak, varolma sebebini en doğru şekilde yaşayıp bu dünyadan gülümseyerek mi ayrılacak, bunu yapmayı başarabilen o nadir insanlar gibi?…
Ve hayatı boyunca hiçbir şeye fazla bağlanmadan, verilmesi gereken değerin fazlasını vermeden, daha da üstünü beklemeden, beklentilerden uzak durarak; her ne yaşarsa yaşasın iyilik ve güzellik yapmanın erdemini farkederek; hayalindekilerin peşini hiç bırakmayıp, gerçekleştirmenin mutluluğuyla; hayatına giren herkesin sadece ona eşlik eden birer kişi olduğunu, zamanı gelince onların da yanından ayrılacağını bilerek ve bunu hoş karşılayarak, herkesin hayatında güzel izler bırakarak yoluna kaldığı yerden yeni adımlarla devam ederek; hayatında mutluluklar kadar acıların da olması gerektiğinin bilinciyle verilen sürenin sonuna geldiğinde, gülümseyerek ayrıldı sevenlerinden bir zamanlar dünyaya ağlayarak gelen o küçük bebek.
Fakat bu sefer o gülerken etrafındakiler ağladılar…
Sonra, bu zıtlıklarla dolu dünyada gözü yaşlı bıraktığı o sevdiklerinden vedalaşmak için son bir kez daha geldi. Bu sefer minik bir kumru olarak…
Evinin balkonundan, salonda ondan bahseden sevdiklerini sessizce seyretti. Hiç kıpırdamadı. Baktı, baktı, baktı… Son elvadasını yaptı ve uçtu gitti bir bilinmezliğe doğru…
Şimdi düşünelim bakalım, bizler hangi yolu seçiyoruz? Ağlayarak mı gülerek mi ayrılacağız bu dünyadan? Herkese nasip olmayan o son vedaya gidebilecek miyiz? Gidebileceksek ne olarak gideriz acaba?
Ve ben, bir gün bu dünyadan göçüp gittiğimde; bir uğur böceği ile gözgöze gelirseniz bilin ki size son vedaya gelmişimdir ve gülümsüyorumdur bir yerlerden. Ve işte o zaman bilin ki hayatımda bana eşlik edenler arasında en sevdiklerimden olmuşsunuzdur.
Gülümseyin bana…
Hadi düşünün bakalım siz ne olarak gelip gülümseyeceksiniz sevdiklerinize?
Not: Bu yazı; Annemi defnettiğimiz günün gecesinde balkonun eşiğine gelerek bizi ziyaret eden minik kumrudan esinlenerek yazdığım bir yazıdır…
Herzamanki gibi harıka ama hiç bir zaman son veda degıldır o hep guzel kalbıyle sıze kattıklarla kımı zaman bir sözle kimi zaman bir hareketle hayatınızda hep olucak melek annen😔
İçiniz bu kadar acırken ne kadar anlamlı olur bu cümle desem de, ;anneniz sizin gibi hayallerini gerçekleştirmesi için arkasında duran, yüreklendiren evlatlar yetiştirmiş ve bu açıdan ne kadar şanslı❤️. Bir yolculuk bu dünya hayatı ve yolun sonunda aynı boyutta buluşacağız ve belki dediğiniz gibi yolda gözgöze geleceğiz bir kumru ile, uğur böceğiyle ve içimiz akacak o bakışlara. Bir yandan da hep yarım kalacak bir yanımız, eksik hissedeceğiz dimdik durmaya çalışırken. Ölümün acı tadı kalacak damağımızda en sevdiğimiz lezzetleri tadarken. Annenize ebedi hayatında huzur, sizlere de vuslat gününe kadar sabır diliyorum Yüce Mevlamdan. Aslen sevdiklerimiz hep bizlerle vesselam.. Sizin de hep yüreğinizde ve kaleminizde olacak.