Velhasılıkelam Evrensel bakış
İlgili Makaleler
Kadınlar Günü: Kutlamak mı, Yüzleşmek mi?
Bir kadın daha öldü. Mimar. Genç, başarılı, üreten bir insan… Onun ölümü üzerine söylenenler ise tanıdık: Ecel miydi, cinayet mi? Gerçek ne olursa olsun, yine bir kadının hayatı zamansızca son buldu. Ve biz, her 8 Mart’ta olduğu gibi, bir kez daha dönüp kendimize sormak zorundayız: Kadınlar Günü’nü kutlamalı mıyız, yoksa her yıl yeniden yüzleşmeli miyiz?
Bugün, dünya genelinde kadın haklarına dair konuşmalar yapılacak, başarı hikâyeleri anlatılacak, istatistikler paylaşılacak. Evet, kadınlar artık eğitimin, bilimin, sanatın, siyasetin, ekonominin içinde. Ama aynı zamanda hâlâ en temel hakları için mücadele etmek zorundalar. Sadece eşit haklarla var olabilmek için… Hâlâ öldürülmemek için…
Kadınların toplum içindeki yeri, onların güvenliği ile doğrudan ilişkilidir. Bir kadın, akşam saatlerinde evine dönerken korkuyorsa, başarısı ‘fazla’ bulunup tehlike olarak görülüyorsa, o toplumun kadınlara biçtiği yer ancak ‘sınırlı’ bir alan olabilir. Oysa kadınlar yalnızca bu sınırlara sığmaz; çünkü kadın, üreten, düşünen, değiştiren ve geleceği inşa eden güçtür.
Eğitimciler olarak bizlere düşen, sadece kız çocuklarını güçlendirmek değil, aynı zamanda erkek çocuklarına da adaleti, eşitliği ve vicdanı öğretmektir. Çünkü kadınların güvenliği, yalnızca kadınların mücadelesiyle sağlanamaz; bu, bir toplum meselesidir. Özgürlüğü, eşitliği ve insan haklarını tüm bireylere öğretmek, sadece kadınlar için değil, hepimiz için daha güvenli bir dünya yaratmanın tek yoludur.
Bugün çiçekler, mesajlar, etkinlikler olacak… Ama asıl mesele, yarın ne olacağı. Eğer bir sonraki 8 Mart’ta yine bir kadının ismini acıyla anıyorsak, o zaman neyi kutlamış olacağız?
Bugünü bir kutlama günü değil, bir farkındalık ve değişim günü olarak görmeliyiz. Ancak o zaman, 8 Mart gerçekten anlamına kavuşur.
