Alevilerin Yasal Statüleri ve Talepleri: Devletin Yaklaşımı ve Alevi Toplumunun Tepkisi

 

Alevilik, Türkiye’nin zengin kültürel ve inanç mozaiğinin önemli bir parçasıdır. Ancak, Alevilerin yasal statüleri ve talepleri konusunda devletle olan ilişkileri uzun yıllardır tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Bu yazıda, devletin Alevilik tanımına ve Alevi toplumunun bu tanıma karşı duruşuna odaklanacağız.

Devletin Alevilik Tanımı ve Cemevlerinin Statüsü

Türkiye Cumhuriyeti, Aleviliği resmi olarak tanımamış ve cemevlerini ibadethane olarak kabul etmemiştir. Devletin bu yaklaşımı, Aleviliği bir inanç sistemi olarak değil, kültürel bir folklor olarak değerlendirme eğilimindedir. Bu durum, 2000’li yıllardan bu yana cemevlerine yönelik hukuki statü taleplerinin reddedilmesiyle kendini göstermektedir.

Devlet, Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB) bünyesinde “Cemevi Daire Başkanlığı” adı altında bir yapı oluşturmuş, ancak bu yapı, Alevi inanç ve ibadetlerinin tanınmasından ziyade, Aleviliği kültürel bir zenginlik olarak sunma çabasını yansıtmaktadır. Alevi toplumuna göre bu yaklaşım, inançlarının özüne aykırı ve inanç özgürlüğünü zedeleyen bir nitelik taşımaktadır.

Alevilerin Talepleri ve Tepkileri

Alevi toplumu, cemevlerinin ibadethane olarak tanınmasını, devlet tarafından sağlanan dini hizmetlerden eşit olarak yararlanmayı ve eğitim sisteminde Alevilik hakkında doğru ve kapsamlı bilgilendirme yapılmasını talep etmektedir. Bu talepler, temel insan hakları ve inanç özgürlüğü ilkeleri doğrultusunda değerlendirilmektedir.

Alevi toplumunun devletin şekillendirdiği Alevilik tanımına karşı çıkışı, sadece hukuki ve siyasi bir duruş değil, aynı zamanda kültürel ve dini kimliğin korunmasına yönelik bir mücadeledir. Devletin Aleviliği folklorik bir öğe olarak sunma çabası, Alevi inanç sisteminin derinliğini ve zenginliğini görmezden gelmekte, bu da Alevi toplumunda ciddi bir rahatsızlık yaratmaktadır.

Alevilerin Devletle İlişkilerinde Temel Sorunlar

1. **İbadethane Statüsü:** Cemevlerinin ibadethane olarak tanınmaması, Alevilerin inançlarını özgürce yaşama haklarını kısıtlamaktadır. Bu durum, eşit yurttaşlık ilkesiyle çelişmektedir.

2. **Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Rolü:** Diyanet İşleri Başkanlığı’nın sadece Sünni İslam çerçevesinde hizmet sunması, Alevi toplumunu dışlayıcı bir etki yaratmaktadır. Aleviler, DİB’in yapısının değiştirilerek daha kapsayıcı hale getirilmesini talep etmektedir.

3. **Eğitim Sistemi:** Türkiye’deki eğitim sisteminde Alevilik hakkında yeterli ve doğru bilgilendirme yapılmaması, toplumsal bilinçlenme ve önyargıların kırılması açısından büyük bir eksiklik olarak görülmektedir. Aleviler, müfredatta Alevilikle ilgili doğru bilgilerin yer almasını istemektedir.

Alevi toplumunun devletin Alevilik tanımını kabul etmemesi, inanç özgürlüğü ve eşit yurttaşlık haklarının korunmasına yönelik bir mücadeledir. Devletin Aleviliği folklorik bir öğe olarak değerlendirmesi, Alevi kimliğinin ve inancının zenginliğini ve derinliğini göz ardı etmektedir. Bu nedenle, cemevlerinin ibadethane olarak tanınması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kapsayıcı hale getirilmesi ve eğitim sisteminde Alevilik hakkında doğru bilgilendirme yapılması, Alevi toplumunun temel talepleri arasında yer almaktadır. Bu taleplerin karşılanması, Türkiye’de inanç özgürlüğü ve toplumsal barışın sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır.

hakkında Elif KELEŞ O

Elif KELEŞ O

Ayrıca Kontrol Et

“Zihnin Hızla Koşarken , Bedenin Nerede ?”

    Hayatımız, her geçen gün daha hızlı ve daha yoğun hale geliyor. İş, sosyal …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir