MEDENÎ OLMAK

MEDENÎ OLMAK

HATİCE FAHRUNNİSA KAYKI

Biz dâvet edildik. Hakikati düşünmeye, ilim ve hikmeti aramaya davet edildik. Yaratılış nedenimiz bu bilgileri kullanıp, kulluğu ifâ ederek medenîyet oluşturmak.

İlim ve hikmeti aramak her müminin en önemli görevlerindedir. Bu ise derinlemesine bir araştırma, sorgulama ve tefekkür ile gerçekleşir. İşte Kur’an bu noktada Allah’ın istediği insan modeli için ,bizlere delil ve örnekler üzerinden tefekkür edip, eleştirel bir biçimde sorgulayarak inancımızın temellerini oluşturmamız için dâvet eder.

Medeniyet kurmak için ise özgürlük şarttır. Özgürlük ise kendi bağımsızlığımızı nefsin elinden almaktır. Kendinin efendisi olmaktır. Medeniyet olma süreci tam burada kendilik bilinci ile başlar.

Enfüsten afaka doğru seyreden süreçte toplumsal anlamda da gelişmeler olur. Yoksa medeniyet batı ile aynı anda, aynı imkânlara sahip olmak demek değildir.

Önce zihinlerin diriliği ve dinginliğine sahip olmak gerekir.

Kişi kendi merkezinde durmalıdır.

İç denetimini gerçekleştirebilen olgunluğa ulaşmış kâmil aklı, damıtılmış selim bir kalp ile birlikte çalıştırmaya başlamaktır medenî olmak.

Zâhirin ve bâtının aynı anda hareket ettiğini görebilme bâsiretidir.

Kendini yönetebilmek ve kendine sahip olmaktır ilk anlamıyla. Sonra büyüklerimizin dediği gibi “Yesrib” şehri, “Medine” olur.  Fetih süreci başlar. İman güneşi doğar medeniyet şehrinde.

 Şehirli olmak demek değildir medenî olmak.

Kendi bedeninde, düşüncelerinde, yaşam alanlarında adaletli ve ahlaklı olmaktır.

İffetli olmaktır mesela. Yani nefsi kötü arzulardan alıkoymak, bedenin yaşamını sürdürmesine yetecek kadar olanla yetinmesi için çaba harcamaktır.

Nefsâni arzuların tümünde ifrat ve tefrit noktasını oluşturan hallerden kaçınmaktır. Arzularla ilgili olarak itidal seviyesinde akla uygun ölçüyle ve yöntemle yetinebilmeyi başarabilmektir.

Hayâ sahibi olmaktır medenî olmak. Aklın eylem haline dönüşmesidir. Ağır başlı, sebat ehli olup, akıllı ve uygarca davranış sergilemektir. Cahiliye küstahlığı ile uzlaşmaz bir tavır sergilemek değil.

Medenî olmak dosdoğru olmaktır, içindeki yetime acımaktır, emanet bilincini keşfetmektir. Kardeş, akraba ve komşu hakkını gözetmektir. En önemlisi medenî olmak, eylemlerin sonucunu düşünebilmektir.

Lazım olan her türlü bilgi verilmiş bize kitabımızda. Gerekli her türlü eğitim sağlanmış. Ancak bu bilginin ne anlama geldiğine, nerede ve nasıl faydalı olacağına dair zihnî bir süreç, “düşünce” gerek.

Allah bu bilginin etkin, doğru ve faydalı olacak şekilde kullanmasını sağlayacak olan düşünme eylemine de büyük önem vermiş ve pek çok âyetinde bizden düşünmemizi istemiş.

Zaten kendisine bunca mükellefiyetler yüklenen bir insanın hakkıyla görevini getirebilmesi, bir yol belirlemesi kâmil aklın düşünce şekli ile mümkündür.

Bu anlamda kâmil akıl tanımıma bir madde daha eklemeli. Özgürce düşünmek. Ki, bu da medeniyetin gereğidir.

Ne yazık ki yıllarca bu tuzaklara düştük biz. Ne yazık ki düştük. Yoksa insana bunca istidat verilmişken kimsenin düşünme ve irade özgürlüğü elinden alınarak cebren iman ettirilemez.

Bizlere,

“Rabbinizden size basiret vermiştir. Kim bu delillerle hakikati görürse kendi lehine bir iş yapmış olur. Kim de hakikate gözlerini kaparsa zararı kendinedir. Ey Peygamber! Onlara de ki: Ben (zorla inandırmak için) sizin başınıza dikilmiş bir bekçi değilim.”  En‘âm/104

 buyrulmamış mıydı ?

hakkında Hatice FAHRUNNİSA

Hatice FAHRUNNİSA

Ayrıca Kontrol Et

TANIDIK BİR BEN ARIYORUM…

İçime çökmüş gurbet biriktiriyorum  Son günlerde  Her bina her sokak yabancı  Eskisi gibi kokmuyor bahar …

6 yorumlar

  1. Avatar
    Süleyman karakaş

    İslam (en güzel davranışlar) a sahip olmak medeniyetin Medine sini kurmak demektir.
    Kaleminize sağlık…. 🙂

  2. Avatar
    İsmail KARAYEL

    Kaleminize yüreğinize sağlık hatice hanım.

  3. Avatar

    Yüreğinize sağlık.

  4. Avatar

    Yüregine sağlık 🌹🥀

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir