
Kendimize şefkat göstermemek, çoğu zaman başkalarına gösterdiğimiz anlayışın tam tersine hareket etmek anlamına gelir. Yıllarca başkalarına gösterdiğimiz sabrı, anlayışı ve hoşgörüyü, genellikle kendimize çok görürüz. Çevremizdeki insanların üzülmesine duyduğumuz empatiyi, kendi duygusal ihtiyaçlarımıza karşı gösteremeyiz. Oysa, bu dengesiz yaklaşım, uzun vadede hem içsel huzurumuzu hem de sağlığımızı olumsuz etkileyebilir.
Kendi kendimize en sert eleştirileri yaparken, başkalarına karşı duyduğumuz şefkati bir düşünün. İçimizdeki o eleştirel ses, “Senin de herkes gibi güçlü olman gerekir, neden üzülüyorsun?” gibi cümlelerle kendimizi daha da zor durumda bırakır. Halbuki insan olmanın, duygusal zorluklarla baş etmenin de bir sınırı vardır. Kimse mükemmel değildir; bu hatalar, kırılmalar ve duygusal yükler bizleri daha insani kılar.
Gerçek anlamda şefkat, kendimizi affetmekle başlar. Kendimize karşı nazik olmak, geçmişteki hatalarımızla barışmak ve duygusal yaralarımıza dokunmak, en güçlü iyileşme adımlarından biridir. Başkalarına gösterdiğimiz o sabrı, aynı şekilde kendimize de yöneltmek, sağlıklı bir iç denge kurmanın anahtarıdır. Kendi duygularımızı kabul etmek, en büyük gücümüzü ortaya çıkarır.
Sonuç olarak, şefkat yalnızca başkalarına değil, kendimize de verilmesi gereken en değerli hediyedir. Kendimize şefkat gösterdiğimizde, yalnızca içsel huzurumuzu sağlamakla kalmaz, aynı zamanda daha güçlü, daha sağlıklı ve daha empatik bireyler haline geliriz. Unutmayalım ki, sağlıklı ilişkiler kurmanın en önemli adımı, önce kendimizle sağlıklı bir ilişki kurmaktan geçer.
https://www.instagram.com/serapbingoll/
Velhasılıkelam Evrensel bakış