Uyandığım zaman şöyle kedi gibi kollarımı gerinirim evvela dışarıya bakarım hava çok güzel . Hava bültenine bakmak hiç aklıma gelmez
ve ne zaman ispanyol paça giysem o gün yağmur yağar .Bu havanın ispanyol paçamla derdi ne, ah bilsem.
Eğer hava nasıl diye sorarlarsa üzerimde ispanyol paça varsa bilin ki yağmurlu , yağmur paçamı alır. Rahmetten kaçılmaz ne yapalım.
Aynı olaya bir gün şöyle denk geldim.
Pırıl pırıl güneşli bir günde kuaförde saçıma fön çektirmiştim. Aynaya baktım, pek de beğendim öyle kolay kolay da beğenmem. Ücreti ödeyip dışarıya adım attım ki aniden bardaktan boşanırcasına yağmurlar üzerime üzerime yağıyor , saçlarımın yapay bukleleri yerini doğal ve karman çorman lulere bırakıyor ve ben ellerimle damlaları tutup gökyüzüne gülümsüyorum.
Önceden yağmurda ıslanmaktan hiç hoşlanmazdım. Parçalı bulutlu havalardan da hiç hazetmezdim . Londra gibi ha bire puslu bir memlekettee doğup büyüyünce insan güneşe hasret kalıyor. Coğrafya kaderse insan kadere de alışıyor .
Hava güneşli oldumuydu balkona çıkıp onun tüm damarlarımdan geçişini hayal ediyorum gözlerimi kapatıp . Bu alışkanlığı bana Vefa kazandırdı. Kendisi kedim olur. Kediler de insanlara alışkanlık kazandırır ve onlar için yapılan her genelleme yanlış olur. Kedilerin her birinin insanlar gibi ayrı ayrı meşrebi olur çünkü.
Velhasılıkelam Evrensel bakış