Umutlar ağlıyordu özgürlüğün peşinden,
Yürek sesi suskun ve tutukluydu bakışları.
Umudun tebessümü kışa dönüyordu,
İsyanın, bir yakarışın var oluşuydu bunlar…
Avucundaydı toprağa ekeceği sevgi tohumları.
Yakında güneş doğacaktı, bekliyordu geleceği,
Döküldü demir parmaklıklara umut tohumları.
Elinde kalan içindeki isyanın gürültüleriydi…
Gece ve gündüzün şimdi kaybolduğu zamanda,
Küf kokan duvarlara bakıyordu dalgın gözleri.
Haykırmak geçiyordu içinden, bir soluktu istediği,
Sürgünlere baş eğmiş,özgürlüğün hayalleriyle…
Kalemi elinde şiir yazıyordu geleceğin sesine,
Duyacaktı binlerce uçmak isteyen güvercinler.
Kör olan gözlerin ışığını yakacaktı yarınlara.
Özgürlüğün sesi olacaktı kilit vurulmuş yüreklere…
Demir kapılar çarpıyor yüzüne birer birer.
Kayboluşların çığlığı isyanıyla bekliyordu.
Kuş hürriyetinin kokusuydu yakından duyduğu,
Sürgünlere baş eğmeden sessizce gidiyordu…
Hülyalı Şiirler