
İnsanlar bazen bir kurumu, bazen bir kuruluşu, bazen de bir kitleyi yönetmek üzere adım atabiliyor. Bu durumda da ; hırs yapıp “başarıya giden yolda herşey mübahtır” sözüyle de adım adım ilerleyebiliyorlar.
Peki her zaman bu geçerli olur mu?. Elbette hayır!. Etik kurallarla ahlaki yönden değerlendirme yaptığımızda da bu tür adımlar hep kötü sonuçlar doğuruyor. Hızla gelen bir şöhret, hırsla atılan adımların sonucu olarak hazin sonu insan kendi elleriyle hazırlıyor.
Asıl başarı; etik değerlere sahip çıkarak, ahlâkî boyutuyla atılan adımlar atarak, idealist bir yaklaşımla, şahsi menfaatlerini gözetmeden, birilerini ezmeden, yoksaymadan, kitleni iyi temsil ederek, kırmadan dökmeden gelirse iyi oluyor.
Günümüz dünyasında ve yaşadığımız coğrafyada bu mümkün değil o da ayrı bir acı gerçek ya hadi neyse..
Kim kiminle, nerede , ne yapıyor, kimleri eziyor, kimleri yoksayıyor, kimleri kullanıyor, kimler piyon, kimler şah, kimler mat ; bilmem kaç bilinmeyenli denklem bu “başarı” denen anlamsız yolculuk. Gerçek olmayan bu dünyada gerçek olan dünyaya göç edecekken Yüce Allah’ın huzurunda hesap vermek varken anlamsız bu yolculuk tercih ediliyor.
Bu hırs denen şey kadınından erkeğine herkesi; girdabında sarmış, labirentinin içine almış bırakmıyor.
Öyle de kötü ki piyon piyonluğunu, şah şahlığını, mat olanda mat olmayı iyi beceriyor hani. Herkes herkesi kullanıyor he… İtler tepişirken olan da hep çimlere oluyor. Neyse işte bugünde içimde bir öfke birikintisi var… Şah mı yoksa mat mı ya da ne olduğunu bilerek piyonluk yapan mısın?. Karar senin. Adil olmak da senin, “başarıya giden yolda herşey mübahtır.” Diyecek olan da sensin…
 Velhasılıkelam Evrensel bakış
Velhasılıkelam Evrensel bakış
				 
			 
						
					