
Neden kör olduk?
Bilmiyorum, belki bir gün nedenini öğreniriz.
Ne düşündüğümü söyleyeyim mi sana?
Söyle…
Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük.
Gören körler mi?
Gördüğü halde görmeyen körler.
“Körlük” trafik ışıklarının yeşile dönmesini beklerken ansızın bembeyaz bir körlüğe düşen bir adamın ardından, bu körlüğün bir salgına dönüşmesini, tüm ülkeye yayılmasını, görme yetisini kaybetmiş bir toplumun nasıl ilkelleştiğini anlatan bir eser.
Bencillik, ahlaksızlık, insanın değersizleşmesi, hırsızlık, şiddet, tecavüz, cinayet, büyük bir korku ve kaos…
İsimsiz ülkenin çok kötü yönetildiğini düşünüyor insan. Basiretsiz kişi veya kişilerce beceriksizce yönetildiğini düşündürüyor.
Jose Saramago bir röportajında, “Biz şu anda beyaz körlük salgınına yakalanmış durumdayız.
Körlük, insan aklının körlüğü için kullanılmış bir metafor. Bu, gezegendeki kaya oluşumlarını incelemek için Mars’a birini gönderirken, aynı zamanda milyonlarca insanı bu gezegende aç bırakan çelişkiye dair bir körlük. Ya körüz ya da deliyiz.” demiştir.
Maalesef değişen hiçbir şey yok.
İsmi olmayan pek çok ülkede yıllardan beri beyaz körlük yaşanıyor. Liderler bencil, vicdanlar kör, akıllar kör, bananecilik çok fazla, ama düşünmeli insan yıllan herkesi sokar.
Jose Saramago körlüğü, ahlaki çöküntü, kirlilik, sosyal çöküş için bir metafor olarak kullanmıştır.
Jose Saramago kendisiyle yapılan röportajda bu fikrin nasıl ortaya çıktığından bahsetmiştir.
“Bu körlük fikrinin ortaya çıkışı çok basit aslında.
Bir lokantada oturuyordum ne yiyeceğime karar vermiştim ve bekliyordum. Bir anda kafamda bir soru oluştu. Ya hepimiz kör olsaydık dedim. Hemen kendi kendime cevabı da buldum, zaten körüz dedim. O roman öyle doğdu. Hepimiz körmüşüz, sağduyumuz kalmamış gibi davranıyoruz.”
“Biz şu anda beyaz körlük yaşıyoruz.”
Gül Ergüvenli
Velhasılıkelam Evrensel bakış