Bu çocuklar hayatın en sade haliyle bize insan olmanın özünü hatırlatıyorlar. Henüz özgürlüğün ne anlama geldiğini tam bilmeseler de o küçük elleriyle havaya kaldırdıkları işaret, içlerinden taşan sevinci ve doğuştan getirdikleri umut duygusunu dışa vuruyor. Yüzlerindeki gülümseme bir bilincin değil, bir varoluşun ifadesi; içlerinden gelen anlatılamaz bir olma halinin yansıması. Belki farkında değiller ama o an dünyaya sessizce “Biz buradayız, yaşıyoruz, gülüyoruz ve bu yeter.” diyorlar. Onların ruhu hiçbir felsefeye ya da öğretiye ihtiyaç duymadan özgürlüğün özünü yaşıyor. Çünkü gerçek özgürlük zincirlerin kırıldığı yerde değil, insanın kendi içindeki ışığı fark ettiği yerde başlar. Gözlerindeki parıltı çocukluğun bilgece safiyetidir, henüz korkularla ve şartlanmalarla kirlenmemiş bir berraklık. Bu içsel ışık büyüdükçe kaybettiğimiz ama her zaman geri dönebileceğimiz bir yerin sessiz hatırlatıcısıdır. İnsan kendi iç dünyasına bakmadıkça dışarıda gördüğü hiçbir şeyin gerçek anlamını kavrayamaz. Dışa bakan düş görür, içe bakan uyanır; ama bazen uyanış bir çocuğun gülümsemesinde gizlidir. Hayatta anlamı olan en küçük şey bir tebessüm, bir dokunuş, bir umut ışığı anlamsız görünen en büyük şeylerden daha değerlidir. Gerçek değişim insanın kendi içindeki çocuğu yeniden tanımasıyla başlar. O çocuğun elleriyle yaptığı özgürlük işaretinde bütün insanlığın ortak duası saklıdır. Saf bir mutluluk, varoluşun kendisi.
MUSA AŞKIN
Velhasılıkelam Evrensel bakış