Kar esaret mi sanat mı….

Kar; neredeyse ‘bütün dünyanın dertlerini unuttururum’ der gibi kurumlu, havalı bir şekilde geldi, yeryüzünü kapladı. Kimi zaman hayranlıkla, kimi zaman esaret gözüyle de bakmıyor değiliz. Öyle ya kısıtlıyor bazılarımızı. Bundan şikayetçi olmayanları anlayabilirim. Neticede sıcacık bir cam kenarından, elinde kahve fincanıyla story atmak inanılmaz keyifli gelir. 

Kar sadece bir doğa olayı değil, İnsanın iç dünyasına, ruhuna etki eden, geçmişe götüren, anılarını canlandıran bir metafor sayılır. Sessizce düşen her kar tanesi düşünce ve hislerimizi, belki de unuttuğumuz birçok duyguyu geri çağırır. Kışın masalı, yalnızca karla o bembeyaz örtü altında yazılır. O her gün gördüğümüz manzara baştanbaşa değişir, sihirli bir değnek deymişcesine dönüşüp güzelleşir. Biraz gözlerimizi kısarak bakarsak, özellikle karların düşerken görünen hali çocukluğumuzdaki yılbaşı kartpostallarını ne çok hatırlatır. 

Zarif bir resimdir kar, manzarası ağaçların dallarına danteller takar. Alçakgönüllüdür, sanatçıdır, şairdir, yazardır. Satırlar arasında gezinirken bir sonraki sayfayı çevirmek için sabırsızlanırsınız. Bir sırdır aynı zamanda, bilmeyi çok istediğimiz. Mütevazidir, Mevlana; “kar taneleri ne güzel anlatıyor birbirine zarar vermeden, yol almanın mümkün olduğunu” der. 

Honore de Balzac ise “İkinci bir kar yağışı ruhuma ekilmiş tohumların yeşermesini geciktirdi.” Diyor, Vadideki Zambak kitabında, umudu ve sonrasında gelecek güzelliği ne güzel anlatıyor.

Özlemle beklenen kar herkeste aynı etkiyi yaratmıyor elbette. O güzelim bembeyaz saflığın sembolü olan örtü, yerkürenin, insanlığın ayıbını örtmeye yetmiyor. Belki de sadece buna gücü yetmiyor.

Gönül istiyor ki eski zamanlardaki gibi sadece kısa süren mahrumiyetlerle anıları biriktirerek geçsin bu güzel günler. Teknolojinin hakim olmadığı dönemlerdeki gibi oynamaktan yorulunca ya da üşüyünce evin sıcaklığını bilerek, güvenle kaçışsın çocuklar. Ve kar yağışına bütün çocuklar, bütün insanlık sevinsin, hiçbir kaygıya kapılmadan.

hakkında Aysel AKKANAT

Aysel AKKANAT

Ayrıca Kontrol Et

SAİNT ANTUAN’DA BİR AN…

Mabetleri seviyorum. Gittiğim yerlerdeki camileri görmeye, oralarda dua etmeye, kendimle kalmaya çalışıyorum. Diğer dinlerin ibadet …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir