Mutluluk

Zamanın birinde bir insan evladı varmış. Mutluluğun formülünü ararmış. Gezgin gibi dolaşmış durmuş diyar diyar. Bir zaman yorgunluktan bitap bir halde çıktığı yolu hiç düşünmeden, nereye gideceğini bilmeden günlerce yürümüş durmuş. Suyu bitmiş, yemeği tükenmiş bir halde, tek adım atmaya takati kalmamışken karşısına çıkan kulübeden bozma bir evin kapısını çalmış. Kapıyı ay gibi parlayan yüzü ve yırtık entarisiyle güzeller güzeli bir kadın açmış. Adam kadının gözlerine bakmış ve takılı kalmış. Kadın adama biraz ürkek, biraz naif bir edayla ne istediğini sormuş. Adam çok uzun yoldan geldim, sen dünyanın öbür ucu gibi düşünebilirsin, suyum bitti, takatim kalmadı, bir soluk almaya ihtiyacım var demiş. Kadın kısa bir tereddüt anından sonra biraz korku, biraz merak ile adamı içeri buyur etmiş. Sessizliğin verdiği rahatsızlık hissiyle kadın adama neden bu kadar yol geldiğini sormuş. Adam kadının gözlerine bakmış, oradan kalbini okumuş ve orada konaklamak istemiş bir an, sonra kendine gelmiş. Ben mutluluğun formülünü arıyorum demiş. Kadın biraz şaşkın biraz bile bir edayla, mutluluğu aramaya kalkarsan onu hiçbir zaman bulamazsın, o zaten hep seninle olmalı demiş. Kadın; sen çok uzak yoldan geldiğini söyledin, diyelim ki dünyanın öbür ucu, bunca yol yaptın ama mutluluğu hiçbir yerde bulamadın. Çünkü nereye gidersen git kendini de taşıyorsun. Eğer mutluluğu kucaklamak istiyorsan onu kendinde aramalısın. Kendini mesken edinip, kendi içinde diyar diyar dolaşmalısın. Çer çöpü temizlemelisin içinde ve kendine geniş ferah bir balkon yapmalısın. Oradan gökyüzüne bakmalısın. Nereye gidersen git aynı gökyüzüne bakıyoruz ve gökyüzüne bakabilmek en büyük mutluluk kaynağı değil mi? Adam şaşkın ve dağılmış bir halde kadına; peki sen mutluluğu buldun mu demiş. Kadın biraz mağrur, biraz neşeli bir edayla ben hep mutluyum demiş. Bu evden dışarı çok çıkmam. Bu beldenin dışına da hiç çıkmadım ama kendi içimde çok yol kat ettim demiş. Adam biraz hayran, biraz karmaşık bir edayla aradığında seni ararmış ve ararsan bulursun demiş. Onca yolu boşuna yapmamışım, bu kapıyı boşuna çalmamışım, gözlerine boşuna bakmamışım. Sözlerine boşuna yetişmemişim. Duymam gerekeni duydum, almam gerekeni aldım, aradığımı buldum ve artık mutluyum demiş. Kadın biraz sevinçli biraz utangaç bir edayla adamın gözlerine bakmış, adam bakışlarını kadının gözlerine teslim etmiş ve orada kalakalmış. Adam bir anda verdiği bir kararla ayağa kalkmış, kadına doğru bir adım atmış. Kadın adama doğru çekilmiş ve ayağa kalkıp adama doğru bir adım atmış. Adam kadına elini uzatmış. Kadın adamın elini tutmuş. Adam kadını kendine çekmiş ve kollarının arasına almış. Adam o anda anlamış, insan biriyle tamamlandığında mutluluğu yakalar. Ben seninle tamamlandım. Bu eli hiç bırakma demiş. Kadın, sen tam olursan kimseyle tamamlanmaya ihtiyacın olmaz. İhtiyaçlarını değil özgür seçimlerini yaşarsın. Bu en büyük mutluluk kaynağı değil mi demiş. Adam kadına biraz utangaç biraz meraklı bir edayla; peki ben nasıl tam olabilirim demiş. Kadın tam olduğunda mutluluğu da bulacaksın. Kendini kendinle tamamladığında hiçbir şeye ihtiyacın olmayacak kendinden başka demiş. Adam anlamaz bir edayla nasıl demiş. Kadın önce kendini bul, hakiki seni, özünü, en derin isteklerini, kuytuda kalmış en mahrem hayallerini. Onların peşinden git o zaman mutluluk senin peşinden gelecektir. Onu aramana gerek yok, o seni bulacak ve hep senin olacak. Adam tüyleri ürpermiş bir edayla, benim mutluluğum senin gözlerinde saklanmış demiş. Kadın hafif bir tebessüm etmiş, adam hafif bir tebessüm etmiş ve gözlerinde konaklamama izin verir misin demiş. Kadın adamın gözlerine bakmış ve hoş geldin ruhuma demiş. Adam çok hoş buldum ve ben sonunda mutluluğu buldum demiş.

hakkında Banu ŞAHİN

Banu ŞAHİN

Ayrıca Kontrol Et

İNSANLARIN PEŞINDE KOŞMAYI BIRAKTIĞINIZDA …

    İnsanların peşinde koşmayı bıraktığınızda aslında hayat size bambaşka bir gerçeği öğretiyor. Kendinizi buluyorsunuz. …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir