Başkomutanlık Meydan Muharebesi (30 Ağustos 1922)

 

Başkomutan Mustafa Kemal’in Türk Ordusu’na yaptırdığı muhteşem manevralarla, düşmanın kaderi belirlendi. 28 Ağustos 1922 tarihinde, Dumlupınar’ın kuzey kesiminde, Yunan Ordusu’nun o bölgedeki birlikleri, Türk Ordusu’nun çelik pençesiyle kuşatıldı. Yunan Ordusu Başkomutanlığı’na henüz getirilmiş olan ve karargâhlarıyla haberleşme olanakları kalmadığından bundan henüz haberi bile olmayan General Trikopis kumandasındaki beş tümenlik düşman kuvvetinin, Aslıhanlar mevkiinde çembere alınmasını sağladı.

Düşman askerleri, kendi içindeki koordinasyonun kopması, emir-komuta zincirinin işlememesi ve diğer taraftan da Türk Ordusu Süvari Birlikleri’nin dört bir yandan amansız baskınları neticesinde şaşkına dönmüş, ne yapacağını bilemez duruma düşmüş ve Türk Birlikleri’ne teslim olma ve sığınma noktasına kadar gelmişti.

Buna karşın, bir kısım komutanların halen çarpışmaya devam emriyle yoğun ve kanlı çarpışmalar da yaşanıyordu. Bu kopuk ve dağınık konumda yaşanan ve 28-29 Ağustos tarihlerinde, iki gün süren kanlı çarpışmalar Yunan tarafının büyük kayıplarıyla sonuçlandı. Önemli sayıda düşman askeri de esir alındı.

Ancak alınan bütün önlemlere karşın, çarpışma ortamının doğal gereği olarak, Aslıhanlar Mevkii’ndeki çemberden kurtulabilen ve sayıları yaklaşık beş bin kişiye ulaşabilen ve o bölgedeki Yunan Birliği’nin merkezi gücünü oluşturan bir Birliğin Uşak istikametine doğru çekildiği istihbaratı alındı. İşin başka bir önemli yanı da Yunan Ordusu Başkomutanı ve karargâhının bu birliğin başında bulunmasıydı.

Başkomutan Mareşal Gazi Mustafa Kemal, cephenin en ön saflarına geçti ve 30 Ağustos 1922 günkü çarpışmaları bizzat yönetti. Düşman askerleriyle karşılaşma Uşak’ın Çal Köyü mevkiinde oldu. Yunan Kuvvetleri’yle sert ve kanlı çarpışmalar başladı. Başkomutan, bütün ihtimalleri değerlendiriyor, düşman kuvvetlerin çemberi yarmalarını engellemek için gereken her önlemi aldırıyor ve düşmanın, bulunduğu yerdeki Türk Köylerine ve dolaysıyla Vatandaşlarımıza daha fazla zarar vermesini engellemek için çabucak bertaraf edilmesi ve çarpışmaların bir an evvel sonuçlandırılması için askerlik mesleğinin bütün gereklerini yerine getiriyordu.

Çembere alınmış düşman kuvvetleri çok kayıplar verdi. Çarpışmalara halen devam ediliyor olması münasebetiyle düşmanın büyük çoğunluğu bertaraf edildi. Diğerlerinin de zaten teslim olmaktan başka çareleri kalmamıştı.

Sonunda, çarpışmalardan sağ kalanlar esir alındılar. General Trikopis ve beraberindeki karargâh subayları teslim oldular ve Trikopis ile yakın kurmay heyeti Başkomutan Mustafa Kemal’in huzuruna çıkarıldı.

Mustafa Kemal Yunan Ordusu Başkomutanı General Trikopis’i, Türk Ordusu Başkomutanı’na yakışır bir tavırla ve esir alınmış bir asker gibi değil, aksine bir misafir gibi kabul etti. Yunan haberleşmesinden edilen bilgilere göre, General Hacianesti yerine Başkomutanlığa atanmış olduğu haberini verdi ve kısa konuşmalardan sonra bir arzuları olup-olmadığını sordu. General Trikopis ise, eşinin İstanbul’da olduğunu belirterek, hayatta olduğunun bildirilmesini istedi. Başkomutan, İsmet Paşa’ya, “Gerekeni yapın!” emrini verdi ve ardından esir komutanlar ayağa kalkarak, Mareşal Gazi Mustafa Kemal’i büyük bir saygıyla ve bir asker gibi selamlayıp, ayrıldılar.

Bu zaferin ardından Türk halkı sevinçle dolup taştı. Bağımsızlığını ilan etti. Cumhuriyeti kuruldu ve modernleşme çalışmaları başladı.

Güneş TURALI

 

hakkında Sultan TURALI

Sultan TURALI

Ayrıca Kontrol Et

BANKALARIN İLK ÇEYREK NET KÂRINDA DÜŞÜŞ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir