









Gelelim Hindistan’ın gerçek yüzü olan Varanasi’ye. Dün gece rehberimizin yaptığı bilgilendirme sonucu erkenden kalkılıp havaalanına gidiliyor. Otel, bizim için kahvaltı saatini erkene alıyor. Yine diğer günlerde olduğu gibi yediğimiz “tereyağlı ekmek ve yumurta (omlet)”.😊Bir sürü kahvaltılık olmasına rağmen güvenip yiyemiyoruz. Geceden Varanasi için hazırlanmış sırt çantalarımızla yola düşüyoruz. İç hatlar uçuşunda kilo sorunu yaşayacağımızdan dolayı rehberimiz bize yine biz güzellik yapıyor. Sadece Varanasi’de kullanacağımız bir çanta hazırlatıp, valizlerimizi bize tahsis edilen otobüsle Yeni Delhi’ye yolluyor. (Son derece çözüm odaklıdır kendiler.❤)Hava alanındaki işlemlerden sonra uçağa biniyoruz (öğretmenimiz çok iyi ve biz de çalışkan öğrencileriz). Hindistan’daki havaalanlarında prosedürler biraz farklı ve karışık.😁İç hatlar uçağı, bildiğimiz, “Pegasus tarzı” bir uçak (tek farkı yemek olması). Yemek olarak vejetaryen yiyecekler ve tavuklu sandviç veriyorlar. Seda Hanım “neyi isteyeceğimizi” (neleri yememiz gerektiğini) öğretiyor bize. Kendime bir ”vec” isimli vejetaryen, diğeri “nanvec” tavuklu sandviç. aldım. Tabii ki ben biraz etçil olduğum için tavuklu sandviç yiyorum. Aman Allah’ım! Hindistan’a geldiğimden buyana yediğim en güzel yiyecek bu olsa gerek. Açız ya, ikinciyi de istiyoruz ve şansımıza “vec” olanı veriyorlar. Yanımda oturan Nurcan Bahçeci Küçükgöde Hanımefendi ile paylaşıyoruz (biraz paylaşımcıyımdır da). Beğenmiyorum (içinde et ve et ürünleri yok ya!)… Bir buçuk saat sonra heyecanla beklediğimiz Varanasi’deyiz. Rehberimize göre, öncelikle bizim buraya “kendimizi hazırlamamız” gerekiyor. Rehberimiz, uzun uzun anlattıklarıyla bizi hazırlıyor. “Ölü anma ve ölü yakma törenlerine” katılacaksınız. Yoksulluğu, çaresizliği göreceksiniz. İnsanların, ölmek için bekleyişlerini göreceksiniz. Kutsal Ganj Nehri’ni göreceksiniz. Belki bazılarınız görfüklerini kaldıramayacak! Rehberimizin deyimiyle Hindular Ganj nehrine gelip kutsanır ve hacı olurlarmış.
Varanasi, Hindu’lar için Hindistan’ın en kutsal şehirlerinden bir tanesi. İnanışa göre Varanasi’de ölmek, ölüm ve yeniden doğuş çemberinden kurtulmak demekmiş. Bu yüzden yaşlı Hindular ölmek için bu şehre geliyor. Hatta buraya, köylerinden ve kasabalarından çıplak ayakla kilometrelerce yürüyerek gelirlermiş.
Ölünce yakılmaması gereken bir grup insanın da olduğunu öğreniyoruz: Hamileler, bebekler, Sadhular (Hint münzevileri), yılan ısırması sonucu ölenler ve cüzzamlılar.
“Ağır bir yer” Varanasi. İkinci günün sonunda ardınıza bile bakmadan buradan kaçabilirsiniz…Özellikle daracık, kalabalık ve her an inekler tarafından bir köşeye sıkıştırılabileceğiniz sokaklar, ölü yakma törenlerinde havaya yükselen ve sonrasında da uzun süre havada asılı kalan o tuhaf ve kesif koku. Ölüm ve yaşamın böyle iç içe olduğu bir şehirde olmak bana göre değil diyorsanız, buradan kısa sürede uzaklaşma olasılığınız yüksek.😊 Hinduizm’e göre karmasını tamamlayan, ölümcül hasta olanlar ve yaşlılar “ölümü beklemek için” buraya geliyorlarmış. Amaçları, günlük bir avuç pirinçle de olsa karınlarını doyurup yaratana kavuşmayı beklemekmiş… Rehberimiz yolda bize Hinduizm ve Budizm hakkında genel bilgiler veriyor. Onlara daha sonra ayrıca değineceğim. Otele varıyor ve kısa bir dinlenme sonrası “ölü anma töreni” için yola çıkıyoruz. Ganj Nehrine giden yol otobüslere kapalı olduğu için belli bir noktadan sonra “Rikşa” adındaki üç tekerlekli bisikletlere biniyoruz. Bu bisikletlerin diğer adı “tuktuk”.😊Rehberimiz, bizi öncesinde ilgili bisikleti sürenleri görünce şaşırmamamızı söylüyor. Gerçekten de o zayıflıktaki kişilerin iki kişiyi nasıl taşıdıklarına inanamazsınız. Sürücülere adam başı “50 rupi vermemiz” tembihleniyor. ( Tabii ki daha fazla rupi veriliyor.) Yolda gördüğümüz manzara inanılmaz. Gerçek Hindistan burası (videosunu paylaşacağım). İnekler, köpekler, yaban domuzları, maymunlar, evsizler hepsi bir arada yaşıyorlar. Rehberimizin deyimiyle; “hayvan ve insan boncukları” (dışkı) her yerde. Hazırlıklı geldiğimiz için, maskelerimizi takılı bir biçimde dolaşıyoruz. Etrafta inanılmaz kçtü bir koku ve hijyenik olmayan koşullar var. Pisliğin içinde sokakta hayvanlarla yatan insanlar görüyoruz. Adım başı dua ettikleri, tapındıkları küçük yerler görüyoruz.Hiç hijyen olmayan koşullarda sokaklarda yemek yapıp satan insanlar görüyoruz. Kırk yıl aç kalsanız, yenecek türden değil. Rikşalarla “Allah’a emanet” yollardayız. Mikroptan mı, yoksa kaza geçirerek mi ölürüz, bilemiyoruz. Rikşalardan inip Ganj nehrine doğru başımızda olan Seda Hanım ve korumaları ( oğullarım ve kızlarım dediği satıcılar) ile yürüyoruz. Aman Allah’ım! Manzara korkunç! Sürünen, dilenen, bir şeyler satmaya çalışan; törende oturmak için parayla yer ayarlamaya çalışan bir sürü insan. Yaşlılara, evsizlere yürek dayanır gibi değil. Törenin başlamasına az bir süre var, bizde orada bulunan satıcılara uğruyoruz. Alacaklarımızı alıp tören yerine varıyoruz. Mahşer yeri gibi. Seda Hanım’ın deyimiyle, burada 365 gün ölü yakma ve anma (ayinler) törenleri yapılırmış. Ganj nehri kıyısı boyunca bir sürü ayin şahit oluyoruz.
Varanasi’nin kalbi, eski şehir kısmında ve burada bulunan Ghat’larda atıyor. Ghat’lar Ganj nehri boyunca karşılaşılan, nehrin içine doğru inen basamaklara deniliyor. Bunların bir kısmını halk Ganj’da banyo yapmak için kullanırken, belirli bir kısmı da ölüleri yakmak için kullanılıyor. O esnada ben İrem’le takılıyorum; bu sırada ısrarla bize yer göstermek isteyen Hintliyle karşılaşıyoruz. Çok kalabalık ve töreni izleyecek yer yok. Ne yaptıysak Hintliden kurtulamıyoruz. Yüze yapışkan halt etmiş. Bizi alıp sandallara bindiriyor. O esnada kutsal Ganj nehriyle tanışıyoruz. Zannedersiniz ki bir çamur seli…😳Muson yağmurlarından dolayı daha da çok çamurlaşmış. Hintliler, ölülerini yakıp nehre süpürdükleri için de rengi koyu. Seda Hanım’ın söylemine göre, nehirde yaşayan kocaman besili balıklar var. Ceset parçalarıyla beslenen balıklar nedeniyle 12 gün boyunca asla balık yemiyoruz!
Hayat verdiğine inanılan Ganj Nehri olur da bunun Tanrısı olmaz mı! Tanrıça Ganga, Hindulara göre nehir Tanrıça Ganga’nın kişiselleştirilmiş formudur. Nehrin, Hinduları tüm günah ve kötülüklerden arındırdığına, ölmeden önce Ganj Nehrinin suyu içilmezse hayatın tamamlanmadığına inanılıyor. Bu nedenle herkesin evinde ölmeden önce bir yudum içilsin diye Ganj Nehri’nin suyu bulunduruluyor.😊
Yolun ortasına yayılıp yatarak tüm yolu kapatan kutsal ineklerini, ama ille de içinde hayatı ve ölümü barındıran Ganj kıyılarını, Ghat’lardaki manzaralar… İnsanı kısa sürede içine alıveren bir büyüsü var bu kutsal şehrin; hayatım boyunca asla unutamayacağım…😊
Akşam gün batımında Ganj kenarında yapılan kutsal “Ganga aarti seremonisini” izliyoruz. Önce tütsü yakıp onunla bir takım hareketlerle ellerindeki çanı çaldılar. Sonra, yoğun duman çıkaran buhurdan ile birbirlerinin etrafında döndüler. Ardından bir sürü mumun yandığı şamdanlarla ayine devam ettiler. Sırada meşale vardı. Arada duyduğumuz zil sesleri de, demirlere bağlanmış küçük zillerin arka taraftaki kişiler tarafından iplerle çekilerek çalınıyor olmasındanmış. Ritim güzel, hareketler güzel, sessizce izleyiş olunca da ortama ruhani bir hava katıyor elbette… Kısaca oldukça etkileyici bir seremoniydi . Sandala geldiğimize hiç pişman olmuyoruz; Belma Aracı ve Mustafa Bey de burada. Seremoniyi çok net bir şekilde karşısından izliyoruz.😊
Ganj nehri kıyısında, ölü yakma ve günahlardan arınma seremonisi bir sabah, bir akşam olmak üzere iki turda Dashaswamedh Ghat’ta yapılıyor. Ancak tekne turları ile izlenebiliyor. Tören bölgesine ulaştığınızda, böylesi bir kalabalığı hayal etmemiştik diyeceksiniz. Yüzlerce tekne birbirine yapışık halde akşam ayini olan “aarti seremonisini” izlemek üzere orada toplanmış, seremoninin büyüsüne kapılıp gidiyoruz. Yine videolar ve fotoğraflar çekiliyor… Tören bitmeden, kalabalığın arasından sıyrılıp Seda Hanım’la buluşuyoruz. Yine “rikşalarla” otele dönüş ve onca etkileyici manzara sonrasında akşam yemeğine geçiyoruz. Onca manzaraya şahit olduktan sonra, o yemeği nasıl yedik hâlâ anlam veremiyorum… Rehberimizin bilgilendirme mesajıyla erkenden yatıp dinleniyoruz. Sabah güneş doğmadan, “ÖLÜ YAKMA TÖRENİNE” gideceğiz.😞Bugünlük bu kadar.😁MAMASTEEE
Velhasılıkelam Evrensel bakış
Muhteşem…
Gizemli
En güzel yaşantı Türkiye hindistan varnisa
Şehri olsun hangi şehri olursa. Olsun
Hiç ilgimi çekmez
Hiç hijyen yok biz Türk ve Müslüman bir milletiz
Türkiyede yaşayanlar Türkiyenin kıymetini bilsin
İyiki Türk Kanı Taşıyorum Ve Müslümanım
HAZİRETİ MUHAMMET S. A. V bizim peygamberimiz Tarihimizle Gurur Duyacak bir Milletiz
En güzel yaşantı Türkiye hindistan varnisa
Şehri olsun hangi şehri olursa. Olsun
Hiç ilgimi çekmez
Hiç hijyen yok biz Türk ve Müslüman bir milletiz
Türkiyede yaşayanlar Türkiyenin kıymetini bilsin
İyiki Türk Kanı Taşıyorum Ve Müslümanım
HAZİRETİ MUHAMMET S. A. V bizim peygamberimiz Tarihimizle Gurur Duyacak bir Milletiz