Meğer ki sadece unutacak kadar sevmişsin beni
Oysa ben hâlâ aynı düşte bekliyorken seni
Her gece hayallerimin patikasında kırık dökük özlüyorken
Perdesini yırttığım gecenin söküğünde dikiyorum bizi
Hayat bazen bir türkünün ağıdından seslenir bakışlarıma
Öylece dolar gözlerim koybolurum zamanın kuytularında
Bir masal anlatsana yine yalandan bana
Belki geceye değil sonsuzluğa uyurum soluğunda
Bu dünyanın masum gurbetine sığınmıştı hayallerim
Düşlerde umutlar zincirledim kalbimin dileğinden yıldızlara
Renklerden kokusunu öğrendim sonra çiçeklerin
Kaybolmamak için ruhumun karanlık çöküşlerine
Semaha durdum evrenlerin zamansız kavramlarında
Hür niyetler dokudum göklerin yedi mevsim katmanlarına
Tufanlara direnip meltemlerde incinmiştim oysa
Bir suavi değilim eski bir madende göçük gibiyim anda
Şafaktan sonra yük olur semaya ayın ışığı
Aynı rüyanın peşinde işler insan aynı günahı
Ne zor aciz olmak hep bir ölüm korkusu
Kimim ben göremediğim kâbenin kıblesini aldım dizimin dibine
Gecede mahçup olur gün ağarıp şems doğunca
Nefesini kestiğim sözün kanı bulaştı kağıtlara
Taşların gücüne inanıyorum musalla’da
Dualarım olduğundan habersizce konduğumda
Tavaf ediyor rüzgar yerle gök arasında üryandır gece
Susarsın işte bazen değer bin bir heceye
Bırakırsın kelâmı kadim dostun geceye
Kapanınca üstüme gece denen şu perde
Şerife Akarsu Şahan…
Velhasılıkelam Evrensel bakış