
Türkiye’nin, Türkiye’nin dostlarının, bu toprakların, bu topraklardaki hâkim inanç ve kültürün düşmanı ne, kim varsa “bazı muhalifler” orada saf tutuyor. Karabağ vesilesiyle turnosol kağıdı bir kez daha işlevini yerine getirdi; yerli ile yerli olmayanı, milliyle gayri milliyi, onurluyla onursuzu ortaya koydu, koyuyor.
Gülşen Kılınçer
Önce biraz kitabi bilgi ve güncel gelişme…
Dağlık Karabağ, Güney Kafkasya’da yer alan hukuken Azerbaycan Cumhuriyeti’ne bağlı olan tarihi bir bölge.
Günümüzde, Ermenistan Silahlı Kuvvetlerinin işgali altında hiçbir ülke ya da uluslararası kuruluş tarafından tanınmayan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’nin yani aslında Ermenistan’ın işgali altında.
1578 Osmanlı – Safevi seferlerinden sonra Osmanlı hâkimiyetine giren Karadağ, zaman içerisinde Safeviler, Rusya İmparatorluğu, İran, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve nihayet Ermenistan’ın kontrolünde ya da nüfuz alanında oldu.
1988 yılından başlayarak da Ermenistan Dağlık Karabağ’da sürekli provokasyon ve işgal peşinde koştu.
1994 yılında ise Ermenistan’ın uydusu Korsan Dağlık Karabağ Cumhuriyeti kuruldu.
Ve bugün…
Ermenistan ordusu, zaten işgalci olduğu ve mahcubiyetle bulunması gereken bir bölgede bir kez daha çatışma fitilini ateşledi.
Geçtiğimiz Pazar sabahı saat 06.00 sularında Azerbaycan askeri mevzilerine ve sivil yerleşim bölgelerine saldırılar düzenledi.
Terter’in Gapanlı, Ağdam’ın Çıraklı ve Orta Garvand, Fuzuli’nin Alhanlı ve Şükürbeyli, Cebrayıl’ın Çocuk Mercanlı köylerinde yoğun bombardıman yaşandı.
Naftalan ilçesine bağlı Kaşaltı köyünde tamamı aynı aileden 5 sivil hayatını kaybetti, 19 sivil de yaralandı. Bölgede altyapı da ciddi hasar gördü.
Bunun üzerine Azerbaycan ordusu, 28 yıl önce Ermenistan tarafından işgal edilen Dağlık Karabağ’a çok büyük bir askeri harekât başlattı.
Bölgeden gelen haberlere göre, Ermenistan ordusu ağır kayıplar verdi, veriyor.
Azerbaycan Savunma Bakanlığı, Ermenistan ordusuna ait 12 adet hava savunma sisteminin imha edildiğini açıkladı.
İlerleyen saatlerde ise çatışmalardaki son duruma ilişkin, “550’den fazla Ermeni askeri öldürüldü” açıklaması geldi.
Azerbaycan ordusu, Dağlık Karabağ bölgesinde stratejik ve köyleri ele geçirmiş durumda.
Yine, Azerbaycan güçleri, Ermenistan işgalinde olan bazı bölgeleri kurtardı.
Ve şimdi…
Dünyanın hangi ülkesinde olunursa olunsun, o ülkede bir diğer ülkeyle “Türkiye ile Azerbaycan arasındaki” gibi tarihi, kültürel, dinsel, coğrafi bir bağ olmuş olsa, o ülke yek vücut, tek fikir, tek duygu “kardeş” dediği ülkenin yanında yer alır.
Bu, hayatın olağan akışına uygun olandır.
Peki ya bizde?
Maalesef, kendisine “muhalif” diyen kesimin bir kesimi, tam bir bilinç yaralanmasıyla, tam bir şuur kaymasıyla, tam bir utanmazlıkla Azerbaycan’ı kınıyor, Türkiye’nin desteklerini eleştiriyor, Ermenistan tarafında saf tutuyor.
Twitter’da #hepimizermeniyiz tagı açanlar var.
Dahası da var.
CHP’li eski diplomat Ünal Çeviköz’ün “Türkiye’nin Azerbaycan’a silah yardımı ve bazı söylentilere göre de bir takım milis, cihatçı grupların aktarımı var” açıklaması var.
Bütün bu kesimler, bütün bunları tek bir motivasyonla yapıyor. Kendi tabirleriyle “RTE karşıtlığı”.
Süreç devam ediyor.
Bölgenin geleceğinin nasıl olacağı belirsiz.
Sahada birçok aktör – Mesela İran Ermenileri silahlandırıyor, Rusya henüz topa girmedi görünüyor – rol alıyor, alacak gibi.
Bunların hemen hepsi belirsiz ama tek net olan bir şey varsa o da muhalefetin bir kez daha hastalıklı bir tutumla arzı endam ettiği.
Türkiye’nin uzun, orta ve yakın geçmişteki bir problemi bir kez daha varlığını gösteriyor.
Türkiye’nin, Türkiye’nin dostlarının, bu toprakların, bu topraklardaki hâkim inanç ve kültürün düşmanı ne, kim varsa “bazı muhalifler” orada saf tutuyor.
Turnosol kağıdı bir kez daha işlevini yerine getiriyor. Yerli ile yerli olmayanı, millîyle gayri millîyi, onurluyla onursuzu ortaya koyuyor.
Ne yazık…
Velhasılıkelam Evrensel bakış
Evet jardeşim yüreğine ve kalemine sağlık okuduk bilgi sahibi olduk gündemi takip ediyorum.