Şansal Büyüka ile dobra dobra
Süper Lig’de süper final haftaları oynuyoruz. Hele 32. hafta unutulmaz, unutulamaz. İki şampiyon adayının deplasmanda yediği darbeler… Tehlike bölgesindeki takımların inanılmaz yaşam kavgaları… Pandemi sonrası olmasına ve bu sıcağa rağmen inanılmaz mücadeleler… Ligi hep karalayıp durmayalım. Müthiş maçlara tanıklık ediyoruz.
Kendinizi Başakşehirli ya da Trabzonsporlu bir taraftarın yerine koyun… Bu iki maçın sonunu nasıl getirirsiniz? Öyle bir heyecan fırtınası ki insanı önüne alıp sürüklüyor. Başakşehir son maçları kötü oynuyor diye üç yıllık büyük istikrarını ve şampiyonluğu çok hak edişini görmezden gelecek halimiz yok. Haftalardır kaybetmeyen ama son haftalarda kader maçlarını kazanamayan Trabzonspor’u anlamak mümkün değil… Beşiktaş, Haydarpaşa Garı’ndan kaçırdığı Şampiyonlar Ligi trenine şimdi Pendik’te yetişmeye çalışıyor. Avrupa Ligi için halen çoklu bir grubun ciddi şansı var.
Geçmiş yıllarda tehlike bölgesindeki takımlardan çoğu, daha ikinci yarının başlangıcı ile birlikte teslim bayrağını çeker, diğer takımlar bu maçlarda üç puanı çantada keklik görürdü.Şimdi öyle mi? Alın size Ankaragücü… Alın size Denizli, Konya… Kim düşse “yazık oldu” demeyecek miyiz? Şampiyon için “helal olsun” derken, “yazık oldu” lafını şampiyonluğu kaçıran için kullanmayacak mıyız?Kim ne ders desin, özellikle heyecanı “tavan” yapan süper bir lig oynuyor ve izliyoruz. Bu lig anlatılmaz yaşanır…
“Ya sevmeyi bilmedim, ya sevince geç kaldım…”
Sergen Yalçın geldi, Beşiktaş uçuşa geçti. Belki de ligi üçüncü bitirecek, Trabzonspor’un CAS’taki dosyasına göre Şampiyonlar Ligi’ne gidecek. Keşke daha erken tercih edilse, daha erken gelebilseydi. Sergen Yalçın’ın Beşiktaş başarısını gördükçe hep Hakan Taşıyan’ın o meşhur şarkısı aklıma geliyor: “Ya sevmeyi bilmedim, ya sevince geç kaldım…”
Demek ki temel sağlam değil
Fatih Terim, son Ankaragücü yenilgisinin ardından, “Rabbim bize mesaj veriyor. Belki de takımı yeniden inşa edebiliriz” dedi. İyi de her sene yeni bir inşaat yapmaktan kulüpler battı. Demek ki temeli iyi atamıyorsunuz…
Ömer’e gelinceye kadar!
Milliyet’te Nevzat Dindar’ın haberinden okudum. Sevgili Nevzat’ın Galatasaray haberlerinde kulağı deliktir. Galatasaray Yönetimi yıllık 400 bin euro maaşla takımın en az para kazanan oyuncusu olan Ömer Bayram’dan % 15 indirim istemiş.İnsaf, adamın maaşına zam yapacağınıza indirim istiyorsunuz. Ömer Bayram’a gelene kadar 3’er-5’er milyon euroları alan ve yatan takımın ağalarının kapısını çalsanıza…
4 stoper, bir Skrtel etmez
Fenerbahçe sezon başında Skrtel’i ister parasından, ister sözleşme süresinden deyin, anlaşamayıp gönderdi. Fenerbahçe gene bu sezon en az 4 stoper aldı, bir Skrtel’in yerini dolduramadı. Skrtel gerçi geçen hafta Konya deplasmanında dağlara taşlara yaptı ama… Gene de Fenerbahçe’nin 4 stoperini toplasanız, bir Skrtel etmez.
Daha doymadınız mı?
Fenerbahçe, tam 19. haftadan bu yana, yani 13 haftadır gol yiyor. Hiç boşu yok… “Bir hafta da kaleyi gole kapatayım” diye niyeti yok. Her maç birer ikişer yiyor. 13 haftada yediği gol sayısı 19… Maç başına 1.5 gole yakın… Yeter beyler, bu ne iştah! Daha doymadınız mı? Sadece yemeyi değil, biraz da atmayı düşünseniz ve becerseniz iyi olacak.
‘Kukla’ mı ‘hoca’ mı?
Fenerbahçe futbol şubesi yeni sezon için yapılanıyor. Ancak anlaşma olsa bile yeni teknik direktör resmen açıklanmış değil… Bu yapılanmadan yeni hocanın, yani Erol Bulut’un haberi var mı, onayı var mı? Yarın “kendi ekibiyle” gelmeyi şart koşarsa ne olacak? Kurulan ekibin içinde “kukla” mı olacak, yoksa kendi ekibini kurup “hoca” mı olacak? Umarım gelişmelerden Erol Hoca’nın haberi vardır.
Deniz Türüç’ün yeri değişse…
Fenerbahçe’nin futbol aklına, merakımdan şunu soruyorum. Sağ ön kenarda oynayan Deniz Türüç’ün rakip savunmanın arkasına sarkan bir deparı, bir hücumu ve bir ortası yok. Ama Deniz Türüç topu aldığında sürekli içeri kat ediyor. Kenarda başkası oynasa, Deniz içerde, forvet arkası gibi kalsa daha yararlı olmaz mı?
Bu işte bir yanlış var!
Trabzonspor’un elinden, avucundan kaçtı gibi görünen şampiyonluktan sonra Karadeniz’de dalgalar kabarmıştır. Bu sular kolay durulmaz. Futbol yorumcularına çok açık hak veriyorum: Öne geçtiğin maçlarda tam 27 puan kaybettiysen, bu işte bir sıkıntı, bir yanlış var demektir. Ünal Hoca’nın gönderiliş nedenlerinden biri, “Öne geçtikten sonra takımı geri çekiyor” iddiasıydı. Ama Ünal Hoca sonrasında bu “geri çekilme” zirve yaptı. Kabul edelim ki en azından bu konuda, gelen gideni arattı.
Dün yok, bugün var
Trabzonspor’un sanıyorum Hüseyin ile 14 maç sonrasında ilk yenilgisi bu… Ama öyle bir mağlubiyet ki, bütün galibiyetlerin, başarıların anlamını alıp götüren, Trabzonspor’un umutlarını “sıfıra” indiren bir mağlubiyet… Futbol öyle bir oyun ki, bir maçla ya çok iyisin, ya çok kötü… Biliyorum ki şu anda Trabzonspor’a gönül verenler için Hüseyin Hoca’dan kötüsü yok. O 14 maçlık yenilmezlik serisini hatırlayan bile yoktur.
Yine Denizli
Denizlispor ilginç bir takım… Yıllar önce sezon içinde hem ligde, hem kupa maçlarında farklı yenildiği Fenerbahçe’yi son lig maçında yenip şampiyonluktan etmişti. Denizli sanki bu konuda, yıllar sonra aynı şeyi yaptı. Muhtemelen Trabzonspor’u da şampiyonluktan etti.
Ham meyvayı koparmayalım!
Genç oyunculara müthiş bir destek var. İyi oluyor, bu gençleri kazanmalıyız. Ama bakıyorum, gençlere destek çoğu zaman “abartı” boyutuna geliyor. Son maçlarda gördük ki, doğru yapmıyoruz. Gençlerde umut da çok, eksik ve yanlış da… Lütfen “ham meyvayı dalından koparmayalım”, tadı olmaz.
Olmayan parayı çöpe atmayın
TFF’nin yabancı talimatında tribünlere göndereceği +2 formülünü doğru bulmuyorum. Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi de haklı olarak, “Tribüne yabancı oyuncu göndermeyin” açıklaması yaptı. Ahmet Başkan haklı. Bu +2’yi ya yabancı sayısına katın ya da uygulamayın. Hele tribünlere hiç göndermeyin. Böyle bir uygulama, zaten olmayan parayı çöpe atmaktan başka işe yaramaz.
Oynayarak gidiyor
Süper Lig’de Ankaragücü gibi yürekten oynayan, varını-yoğunu ortaya koyan bir başka takım yok. Buna rağmen sıkıntıda ve büyük tehlikede… Savaşta vuruşarak ölenler gibi, Ankaragücü de oynayarak gidiyor. Yazık oluyor, yazık oluyor, yazık oluyor.
Kayserispor mucizesi
Kayserispor önceki hafta Rize’de 1-0 önde oynarken, uzatma bölümünde bir dakika içinde iki gol yiyip, mucize yarattı.Kayserispor geride kalan hafta 9 kişi kaldığı maçın son dakikalarında beraberlik golünü atıp yeni bir mucize yarattı.Kayseri, bu hafta şampiyonluğunu ilan etmek için bekleyen Başakşehir ile İstanbul’da oynuyor. Son maçı da kendi sahasında Trabzonspor ile…Kayserispor acaba yeni bir mucize yaratabilir mi?
Sicili bozuk Mensah
Kayserisporlu Mensah, kişisel oynamak sevdasına ayağındaki topu kaptırdı Kayseri gol yedi. Aynı Mensah, rakibine tekme-taban girdi, kırmızı kart gördü. Bunların hepsini takımının kader maçında yaptı. Bu kaçıncı oluyor? Mensah, Süper Lig’in bu konuda sicili en bozuk oyuncularından biri… Ama büyük kulüpler halen Mensah’ın peşinde… Allah akıl, fikir versin…
Halil Umut Meler gördüğünü çaldı
Hakem yorumcuları ne der bilemem, Kayseri – Gazişehir maçında hakem Halil Umut Meler’i çok beğendim. “Kayseri düşüyor, Gazişehir klasmana oynuyor” gibi kafasında hesaplar yapmadı. Ne gördüyse çaldı, iki kırmızı çekti, VAR’dan goller iptal etti ama doğrusunu yaptı. Aslında her fırsatta yerden yere vurmak için çabaladığımız, karalamak için özel bahaneler yarattığımız hakemler, son derece kritik maçları genel anlamda “tereyağından kıl çeker” gibi temiz ve dürüst yönettiler.
Kalecilerin kaderi bu…
Gazişehir kalecisi Günay, Kayserispor maçının son dakikalarında müthiş bir kurtarışa imza attı. “Helal olsun Günay”a derken, laf ağzımızda kaldı. Günay belki de 30 saniye sonra boşa bir topa çıktı, 9 kişi oynayan Kayseri beraberlik golünü attı. Kalecilerin kaderi bu… Forvet kaçırır hatırlanmaz, kaleci gol yer unutulmaz.
İşte haftanın golleri ve alkış alanları…
Misli.com’dan herkese 5 TL hediye!
Velhasılıkelam Evrensel bakış