“Arapça kutsaldır, insanlar incinir ” diyenler, biz de incindik!

Canım Vatanımızda neler oluyor bir bakalım ;
Bu ülkede 15 kişi 13 yaşındaki kıza sistematik tecavüz etti (ilk değil)
Tarım bitirildi. Üretimin kökünü kuruttular.
Fabrikalarımız ya kapatıldı ya işlevsiz hale getirildi.
THK işlevsiz hale getirildi suçu da kurucu unsurlara attılar. Halbuki onlar kurdu.
IMF’ye borcumuz arttı, artmaya devam ediyor.
Para karşılığında Avrupa’nın sığınmacı kalesi olduk. Sapığı, militanı, selefisi, vahhabisi, delisi bizim ülkemizde besleniyor.
Altın rezervlerimiz boşaltıldı.
Onurlu bir Osmanlı Subayı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu , emperyalistlerle mücadele edebilen ve başarılı olan Atamız ve silah arkadaşları itibarsızlaştırılıyor ve bu ahlaksız propaganda desteklenmeye devam ediliyor.
Türk milliyetçisi gazeteciler tutuklandı ve haksız yere dava süreci uzatıldı sonra serbest bırakmak zorunda kaldılar.  Ramin Maragalı haksız yere aylarca tutuklu kaldı, salmak zorunda kaldılar ki zaten çoktan serbest kalmalıydı.
Sinan Ateş öldürüldü sözde yerli ve milliler ölü taklidi yaptı, sıra Ayşe Ateş’e geldi.
Yetmedi, ülkesinde kaçak sığınmacı istemeyenler faşist ilan edildi ve yüksek sesli bir propaganda ile üstümüze gelmeye devam ediyorlar. Bizler ayrı ayrı tehtit edildik.
Bitmiyor, asker/polis itibarsızlaştırıldı, polisi tehtit eden, üstüne yürüyen mahluklar türedi.
Askerin yaptırım gücü azaltıldı. Bugün bazı illerde askeriyeyi göndereceğiz diyen şuursuzlar peydah oldu.
300 Amiral vakası, intihar eden Yarbay Ali Tatar.
Sürülen generaller, komutanlar. Ele geçirilmiş TSK birimleri , polis şubeleri.
Öğretmenler öldürülüyor ve bununla ilgili ciddi bir yaptırım yok. Doktor dövmek marifetmiş gibi giderlerse gitsinler diyen bir akıl …
Sokaklarda ceza yetersizliğinden doğan olağan üstü bir şiddet.
Deprem vb. olağanüstü hallerde yetersizlik ve çocukların kaybolması veee çocuklar için arama talep eden yasa tasarısını reddeden siyasiler.
Yazlık beldelerde Avrupalılara satılan geriye kalan bölgelerde de Orta doğululara satılan topraklar. (Yasaya aykırı biçimde)
Kaçak işçi çalıştırarak Türk vatandaşlarının işsizlik oranının artması.
Dindar numarası yaparak hem sığınmacıların yanında görünen hem de Suriye’li kadınları para karşılığında satan iki yüzlü dincilerin zilleti.
Sürekli bir Kürt -Türk savaşı tetiklemeye çalışan ve buna uyan vatandaşlar.
Dışarıdan sürekli azınlık politikamıza burnunu sokan sözde bilir kişiler.
Gazetecilik etiği olmayan hain gazeteciler.
Sanatı ihanet için kullanan hain sanatçılar.
Ülkesinden gitmek zorunda kalan donanımlı gençler…
Biter mi bitmez, sözde din adamlarının gereksiz ve anlamsız fetvaları ile halkı kin ve nefrete sürüklemesi ve tüm bunlara “dur” denilmemesi. Halkı kutuplaştırmanın sonunun gelmemesi.
10 sene önce bu ülkede iç savaş çıkmaz diyordum şimdi ise kaçınılmaz sona gidiyoruz sanki.
Laiklik dinsizlik olarak lanse edilmeye başlandı ve bu durum vatandaşların her alanda bölünmesine sebep verdi, veriyor ve verecek.
Bitti mi tabi ki hayır. Anayasayı değiştirmeyi teklif edenler…
Bir siyasi parti lideri çıkıp Arapça kutsaldır, insanlar incinir diyor. 
Peki ya biz? Andımız kaldırıldı incindik, TSK ya darbe yaptınız, gül gibi subaylarımız haksız yere ihraç edildi incindik.
Türk’üm demek faşistliktir dediler kendi vatanımızda öksüz bırakılmaya çalışıldık incindik. Kadınlar, hayvanlar tecavüze uğradı defalarca cinayet haberleri okuduk incindik. Ormanları yakıp otel ihalesine açtınız incindik, bu ülkede hep biz incindik.
Vatansız mahlukatlar ise hala ajitasyon yaparak bizim gibileri sindirmeye çalışıyor. Vatansızlar! Biz M.Ö 209 dan bu yana Ya istiklal Ya ölüm dedik!
Duygu sömürüsü yapmadığımız için bir tek biz mi kaldık garip ??? 

hakkında Umay TATAR

Umay TATAR
Türk - Tevhid Türk ; Türe, Töre, Türük, Türemek, yaratılan gibi köken anlamları varken, Tevhit, birlemek, bir etmek demek. Kesretle Vahdetin birleşimi ya da devinimli olarak, her daim var oluşu gibi... Yaratılan mahlukatın, insan olup (adam-adem) çoğalması, yayılması. Bu hiçbir kitapta yazmıyor, bir kitapta yazdığını görmedim henüz :) Bu hal ancak İnsan olmaktan geçiyor ki , yazılı kuralları yok . Yani bazı şeyler okuyarak değil, yaşanarak, deneyimlenerek öğreniliyor. Deneyimlemekten korkmak ise, orada hala, ikisinden birini tercih eden bir ben( kabuk ego) olması demek. Biri olmayıp, hepsi olmak için hiç, hiç olmak için ise, yaşama (hayata, akışa) teslim olmak gerekir . Akılda, bu yolda, daha önceki deneyimleri süzerek yolu genişletir. Eğer tek akla (Yaratana) biat varsa... Yani yaratılan önce teslim olur , sonra yolunda yollanır, sonra yolda yok olur, kendi de, sonra yol olur, sonra hem yol olur hem yolcu, en sonunda aslında hiçbir şey olmadığını bilen, büyük bir var oluşla var olur. Yoktur varlığı ile, vardır yokluğu ile. Artık hepsi birdir nede olsa...

Ayrıca Kontrol Et

MUTLUYDUM…

Hava çok soğuktu. Her günkü yürüyüşüme gidip gitmemeyi düşündüm bir süre. Sonra “Kalk! Üşenme Ayşen” …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir