“Maddenin zaferi zulümdür. Ruhun zaferi fedakârlık, af, sabır, sevgi ve sonsuz tahammüldür. Bu zaferin son mertebesidir. Ruh, kendine has olan bütün kuvvetleri kullanarak gayesine doğru ilerledikten sonra, yükselebildiği zirvede maddeye bağlı şartlarının hepsini birden reddederek ruhu, külliden ibaret kaynağına teslim ediyor. İşte bu şehitliktir. Böylelikle o, insan iradesinin Allah’a götüren hamlesiyle ulaşabileceği en yukarı zirveye işaret demektir: Şehit, yaşayanların iradesinin kaynağıdır.”
İnsan iradesinin ulaşabileceği en yukarı zirve olan şehitlik mertebesini Nurettin Topçu böyle anlatmıştır. Bu vesileyle Nurettin Toçu üstadı da rahmetle yad ediyorum.
Tarih boyunca sayısız şehadet geceleri, günleri oldu bu milletin. Sarıkamış’ta Allah-ü Ekber dağlarına yürüyüşü askerlerimizin, Çanakkale’de 57. Alayın yürüyüşü meselâ…
Kağnısını cepheye süren Elif’in yürüyüşü, bebem anasız, büyür ama vatansız büyüyemez diye cepheye koşan Fatma Seher Erden’in yürüyüşü ve daha niceleri…
11 Temmuz’da Srebrenitsa’da şehadete yürüyen Boşnak kardeşlerimiz ve Avrupanın göbeğinde soykırımın sessizce izlenişinin yıldönümündeyiz meselâ bugün…
7 Ekim’den bugüne kahramanca, cesaretle, sekinetle ve metanetle Filistinli Müslüman kardeşlerimiz şahadete koşuyorlar, küresel çete bebeklerin, çocukların katledilişine susuyor, insanların hukuksuzca evlerinden atılışına, işkencelere maruz kalışına susuyor! İnsan hakları evrensel bildirgesiyle gğya güvence altına alınan, yaşama, barınma, sağlık, eğitim haklarından mahrum bırakılıyor Filistinli kardeşlerimiz. Gazze’de insanlık ölüyor. Ne demiş ti bilge kral Aliya İzzetbegoviç : “Unutulan soykırım tekrar eder”
Bosna-Hersek’i, Serebzenitsa’yı unutursak Gazze’de soykırım tekrar eder bugün Gazze’de yaşanan soykırımı unutursak yarın aynı soykırım bir başka Müslüman coğrafyada yaşanır. Bu nedenle şehadete yürüyenleri de, soykırımıları da doykırıma zeminnhazırlamak için tasatlanan darbeleri, oyunları da unutmayacağız.
Yıldönümüne dört gün kalan 15 Temmuz da büyük bir şehadet gecesiydi, müşahede gecesiydi. O mübarek çağrıyı duyup icabet edenler Nurettin Topçu’nun ifadesindeki gibi, madde almindeki her şeyden geçerek, ön saflara atılarak şehit oldular. Şehitlerimizin nuru bizleri güçlü bir şekilde aydınlatmaya başladı ve aydınlatmaya da devam edecek. Nurettin Topçu’nun “Şehitlik Türk’ün güzel kaderidir” sözünde olduğu gibi, 15 Temmuz gecesi Allah-u Teâlâ bir müminin dünyada ulaşabileceği en yüce mertebe olan şehitlik makamını nasip etti.
Şehitler insanoğlunun yitirdiği en değerli faziletleri taşırlar. Şehitlerimiz ilk şehidimiz Habil’den itibaren şehadetleriyle görünüşte ölerek insanlığa hayat olmuşlardır. İslam dini yeryüzünde şehitsiz, kurbansız gerçekleşmez Şehitler insanlığın aydınlığıdır. bBugün Gazze’de şehit olanların aydınlığı da dünyayı sarıyor, kuşatıyor tüm Avrupa ülkelerinde kitleler halinde Müslüman olan gençleri hep beraber görüyor ve izliyoruz . Şehitsiz dünya karanlıkta kalır. Şehirler ölümdeki ölümsüzlüğü öğretirler bizlere. Ölümün Allah’a kavuşmak olduğunu, vuslat olduğunu böylece biliyoruz. Ölüm anında Cemalullah’ı müşahede etmenin şuuruna şehitler sayesinde varıyoruz. Mümin için kemale ermenin nişanesi kendini feda etmektir, vatan sevgisinin imanın en üst derecesi kendini feda etmektir yani şehit olmaktır.
Ümmet-i Muhammed kıyamete dek İslam’ın nurundan mahrum kalmıyorsa şehitlerden dolayıdır. Şehitlerİn gönlündeki nurdur bütün evrene ve müminlerin gönüllerine yansıyan/ yansıyacak olan.
Şehitlik mertebesi öyle bir mertebedir ki; dünyaya, ahirete ve kişinin iç alemine bakan yönleri vardır. Bunu Muhammed Fehmi Abdülvehhab (İslam’ın Doğuşunda Şehit Sahabiler)şöyle anlatır:
“…Dünyayı yaşanır hale getirecek olan şehadet özlemi yüreklerimizde kök salmadıkça ve biz Müslümanlar ahiret yurdunu dünya yurduna tercih etmedikçe ne kendimiz ne de insanlık adına bir fayda sağlayabiliriz.”
“…“Müminleri cihana hâkim hale getirecek olan ruhi inkilabın özünde şehit olma arzusu yatar. Bu arzu sebebiyledir ki yüce sahabeler tarihin karanlıklarını aydınlatmış, yeryüzüne adaletin sancağını dikmişlerdir. Bu sebeple gerek kâinatın Efendisi Resullulah, aleyhis-salât ü ves-selâm, gerekse onun seçkin ashabı her vakit böyle şerefli bir sona hazırlanmış, onu istemiş ve nihayet ona kavuşmuşlardır.”
15 Temmuz’da FETÖ ile mücadele ederken ve tüm tarihimiz boyunca vatan, ezan, bayrak aşkıyla canını feda eden tüm şehitlerimizi, Serebzenitsa şehitlerini, Gazze’de şehit düşenleri rahmetle anıyor, gazilerimize sağlık ve afiyet dilerken şükranlarımı sunuyorum.
Sağlıcakla kalınız.
Velhasılıkelam Evrensel bakış