Şansal Büyüka: Üç büyüklere sorular

ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA

Konumuz Başakşehir dersleri… Demek ki Süper Lig’de düşük bütçe ile şampiyon olunabiliyormuş. Demek ki, düşük bütçe ile Avrupa Kupaları kovalanabiliyormuş. Biz de o zaman “Büyükler”e soralım.

– Başakşehir 25 milyon euroluk (200 milyon lira) bütçe ile şampiyon oluyor da, bütçeleri 75-80 milyon euroyu bulan takımlarımız niye şampiyon olamıyor?

-Başakşehir 25 milyon euroluk bütçe ile UEFA Avrupa Ligi’nde çeyrek finali, yani ilk 8’i zorluyor da, dev bütçeli takımlarımız ilk turlarda niye eleniyor?

-Büyük kulüplerin beğenmeyip bıraktığı oyuncuları Başakşehir alıp, parlatıp, oynatıp, bu oyuncularla şampiyon oluyor da, bu oyuncuların değerini, kendilerini kapının önüne koyan kulüpler niye anlayamıyor?

-Başakşehir bu küçük bütçesi ile futbolcuların maaşlarını zamanında ödeyip, primlerini her maçtan iki gün sonra hesaplarına yatırırken, büyük kulüplerimiz futbolcu alacaklarını neden 3-5 ay sonra ödüyor, hatta ödeyemiyor?

-Başakşehir’in futbolcularına tek kuruş borcu yokken, büyük kulüplerimiz ve diğerleri niye bu kadar borç sarmalının içinde boğuluyor?

-Başakşehir, Edin Visca gibi Süper Lig’de efsane olacak bir oyuncuyu 220 bin euroya bulup alıyor, bu ligin en iyi stoperi Epureanu’yu bedelsiz kadrosuna katıyor da, büyük kulüplerimiz, böyle futbolcuları bu şartlarla niye bulamıyor?

-Büyük kulüplerimiz her gün kavga edip bildiri yayınlayıp, açıklama yaparken, Başakşehir niye bu kadar sessiz kalıyor?

– Büyük kulüplerimizde çok uzun süreli ve çok sık sakatlanmalar olurken, Başakşehir’de bu sakatlanmalar niye olmuyor?

-Kıskanmayalım, karalamayalım, boşuna çamur atmaya çalışmayalım. Bu başarıdan ve örnek kulüp modelinden ders alalım.

Buruk gözümde daha da büyüdü

Okan Buruk gözümde daha da büyüdü. Elbette şampiyon olduğu için… Ama daha önemlisi; maç sonrası şampiyonluğu çok olgun tavırlarla karşıladığı için… Kendinden önce bu kulübe katkı sağlayan başta Abdullah Avcı olmak üzere, herkesi hatırladığı için…

Avcı’nın ruhu
Başakşehir’i defalarca şampiyonluğun kapısına getiren ama her defasında geri dönen Abdullah Avcı, bu sene şampiyonluk maçında yoktu ama, bu şampiyonlukta, stadın her yerinde nefesi vardı, ruhu vardı. Avcı’nın Başakşehir’in bir sistem takımı olmasına verdiği katkı asla unutulmaz. Ne mutlu, Başakşehir de kendisini asla unutmadı.

Hakemlerle!

Galatasaray şampiyon oluyor; – Hakemle…

Beşiktaş şampiyon oluyor; – Hakemle…

F.Bahçe bir zamanlar şampiyon olurdu;- Hakemle…

Trabzonspor şampiyon olsaydı;- Hakemle…

Başakşehir şampiyon oldu;- Hakemle…

Allah aşkına bu ülkede “hakkıyla” şampiyon olan hiç mi takım yok?

HAFTANIN SÖZÜ

Spor medyası tarafsız kalamadı ama sınıfta kaldı. – GÖKSEL GÜMÜŞDAĞ

Kader maçları… 
Kendi sahandaki son üç kader maçında;

– Küme düşen Ankaragücü ile berabere kalıyorsan…

– Trabzon’a 9 eksikle gelen Antalya karşısında iki defa öne geçip maçı kazanamıyorsan…

– Konya karşısında 3-1 galipken son 20 dakikada yediğin gollerle 4-3 mağlup oluyorsan…

– Ligde öne geçtiğin maçlarda yakalanıp tam 30 puan kaybediyorsan…Kusura bakma, kaçan şampiyonlukta kabahati, yanlışı TFF’de, MHK’de, kimsede arama…Kendin ettin, kendin buldun. Bunu unutma…

Trabzon’a hakkını teslim etmeliyiz

Şampiyonluk yarışında sonu üzüntüyle bitse bile iyi bir sezon geçirdiğini kabul etmeliyiz. Ligde ikinci oldu diye “başarısız” damgası vuracak halimiz yok. Bu gerçekçi olmaz, vicdani olmaz, doğru olmaz

Trabzonspor şampiyonluğu kaçırdı, ligde ikinci oldu diye “başarısız” damgası vuracak halimiz yok. Bu gerçekçi olmaz, vicdani olmaz, doğru olmaz. Trabzonspor’un şampiyonluk yarışında sonu hayal kırıklığı ile bitse bile iyi bir sezon geçirdiğini kabul etmeliyiz. Bu hakkı teslim etmeliyiz.

Trabzonspor’u yakan, ani bir kararla, adeta bir refleks, belki de bir kaprisle, Ünal Karaman ile yolları ayırması, hiç kuşkusuz “sonun başlangıcı” oldu. En azından benim için öyle…

Bu görüşümü, şampiyonluk kaçtıktan sonra, bugün yazmıyorum. Ünal Karaman’ın görevine son verildiği gün yazdım. O günlerde Ünal Hoca’dan şikayetleri biliyordum. Takımın öne geçtikten sonra geri çekildiği, iyi oynamadığı söyleniyordu.

Ama şu unutuldu: Ünal Hoca, adeta doğum sancısı çeken bir takımın başındaydı. 5-6 genci birden sahaya sürüyor, onları, ustalarla harman etmeye çalışıyordu. Bu bizim ülkemizde çok rastlanır bir durum değil… Tam başarıyordu, tam hedefe varıyordu, “pat” diye ipini çektiler. Gene söylüyorum, yanlış kere yanlış yaptılar.

Belki de Trabzonspor’un güçlü kadrosuna güvendiler, “Kim olsa bu takımı şampiyon yapar” rüzgarına kapıldılar. Oysa fazla rüzgarın iyi olmadığını, insanı üşüteceğini unuttular.

Hüseyin Çimşir Hoca’nın hakkını yemek istemem. İyi sonuçlar aldı. Ama kabul edelim ki, ilk teknik direktörlük deneyimiydi, dalgalı sularda gemiyi limana nasıl yanaştıracağını her şeye rağmen Ünal Hoca kadar bilemezdi.

Bir gerçeği de pas geçmeyelim. Uzun süreli sakatlıklar, Trabzonspor’un ayarını, kimyasını, futbol anlayışını yerle bir etti. Takımın uyumu, kalitesi bir anda  etkisini büyük ölçüde yitirdi.

Her şeye rağmen, bütün bunlara rağmen, kendi sahasındaki son üç maçı kazanmalıydı Trabzonspor… Burada acemilik devreye girdi, belki de meydanın bu kadar boş olduğu bir sezonda şampiyonluk gitti.

Ünal Hoca’nın gönderilişi, Trabzonspor’un kaderini çizdi. O ayrılığı toplumsal vicdan kabul etmedi. Ünal Hoca mağdur oldu, sonunda Trabzonspor mutsuz oldu.

Şurası kesin; futbol yanlışı kabul etmiyor ve faturayı kesiyor. Trabzonspor bir büyük yanlışının bedelini şampiyonluğu kaçırarak ödedi. Ağır bir fatura bu…

Galatasaray bir daha yanmasın! 
Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, Falcao için “Keşke oynayabilseydi” dedi. Keşke… Ama Falcao’nun müzmin bir sakat olduğu alınırken bilinmiyor muydu? Falcao’nun transferi gündeme geldiğinde bu işi yakından bilenlerle konuştum. Falcao için, “Büyük golcü ama sakatlığı bitmez. Bir oynar, üç yatar” dediler. Bunu gazeteciler biliyor da, Falcao’ya milyon milyon euro döken yöneticiler bilmiyor mu?

Galatasaray’da Falcao kalacaksa, mutlaka çok iyi bir golcü daha alınmalı… Falcao oynarsa elbette çok gol atar ama bu sezonki gibi yatarsa, Galatasaray’ı    yakar. Galatasaray bir yandı, bir daha yanmasın…

Selçuk İnan unutulmaz

Galatasaray Kaptanı Selçuk İnan futbola veda etti. Kazandığı kupalarla, attığı frikik golleriyle, gerisinde unutulmaz bir kariyer bırakarak veda etti. Yolu açık olsun. Çok derin izler bıraktı. Her şey unutulur da, Selçuk İnan’ın bizi Avrupa Şampiyonası finallerine götüren, İzlanda’ya attığı son dakika frikik golü asla unutulmaz.

Bravo Konyaspor, tebrikler Korkmaz
İki şampiyon adayı Başakşehir ve Trabzonspor’u ligde yenen tek takım…İki şampiyon adayına 4’er gol atma başarısını elde eden tek takım…“Yandı, iki şampiyon adayı ile oynuyorlar, küme düşer” denen tek takım…İki şampiyon adayını da son iki haftada yenip ligde kalan tek takım…Bravo Konyaspor… Yürekten tebrikler Bülent Korkmaz Hoca…

Futbola kadın eli

Bir işe kadın elinin değmesi başka… Kayserispor’a Berna Gözbaşı başkan olduğundan beri takımın havası, puanı, görüntüsü, kulübün yapısı, her şey değişti. Kayseri, Berna Başkan ile birlikte ligin ilk yarısındaki çöküntünün altından kalkmaya çalışıyor ama hasar o kadar büyük ki, bunca uğraşa rağmen düzlüğe çıkamıyor. Berna Başkan için üzgünüm.

Sosyal medyada yokum
Defalarca yazdım, sosyal medyanın hiçbir tarafında yokum. Söyleyeceğim bir şey olursa, gazetem de var, televizyonum da… Sosyal medyada ara ara, benim ağzımdan saçma-sapan şeyler çıkıyor. Asla inanmayın…

SEZONUN SÖZÜ: Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste…  -ANONİM

Vedat Muriç yetmez (5)
Fenerbahçe’ye bir Vedat Muriç’in yetmeyeceğini, sezon başından başlayarak bugüne kadar tam 4 defa üstteki başlıkla yazdım. Şimdi yeni sezon başlamadan, transfer başlamadan “Vedat Muriç yetmez (5)” yazısını yazıyorum.

Fenerbahçe’ye bir Vedat asla yetmez. Vedat’tan çok daha iyi, çok daha üretken ve gerçek anlamda bir golcüye ihtiyaç var.

Bulmak kolay mı? Elbette değil…

Ama Trabzonspor Sörloth’u, Alanyaspor Cisse’yi, Kasımpaşa Thiam’ı (Bir yarıda 11 gol attı) nasıl bulduysa sen de bulacaksın…Transfer için para lazım ama futbol aklı daha fazla lazım…

Doğrucu Davut!

Beşiktaş’ın hocası Sergen Yalçın futbolculuğundan beri “Doğrucu Davut”tur. İnandığını söyler. Beşiktaş Yönetimi para sıkıntısından temkinli adım atarken, Sergen Yalçın, “Bize 10 kaliteli futbolcu gerekiyor” dedi. Doğruları ve inandığını söylemek iyidir.

Haftanın golleri

– Sörloth/ Trabzon (Belki de sezonun en iyi golü)
– Shengelia/Konya (Sezonun en iyi frikik golü)
– Emre/G.Saray (Frikikçi Selçuk gitti, Emre geldi)
– Novak/Trabzon (Arka direklerin efendisi)
– Thuram/ Konya (Konyaspor’u ipten aldı)
– Gökhan /Beşiktaş (Bu ön direği hep yapıyor)

Alkış alanlar

– Miloseviç, Skubiç, Johnson (Konya)
– Ersin, Gökhan, Vida (Beşiktaş)
– Sörloth (Trabzonspor)
– Skoda (Çaykur Rize)
– Veysel (Antalyaspor)
– Saracchi (Galatasaray)
– Clichy, Mert Günok (Başakşehir)

 

 

 

hakkında Velhasılıkelam

Avatar

Ayrıca Kontrol Et

Trabzon Dernekler Federasyonu Başkanlık Seçiminde SKANDALLAR bitmek tükenmek bilmiyor

  Trabzon Dernekler Federasyonu mevcut başkanı İsmail Şatıroğlu bir önceki seçimde aday olacak olan İsmail …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir